Bir gün geldiğinde ölebileceğinizi hiç düşündünüz mü? Hatta şu anda, şuracıkta ruhunuzu teslim edip kanatlanıp göğe yükselmeyi veyahut yerin bin kat altında cayır cayır yanmayı? Düşünmesi bile ürkütücü geliyor değil mi? Madem özellikle de ölüm sonrasında karşılaşacağınız veya karşılaşmayı beklediğiniz o cayır cayır yanan yerden bu kadar korkuyorsunuz, neden bulunduğunuz çemberin içinden çıkıp güzel şeyler yapmıyorsunuz? Yarın ölmeyeceğimiz ne malum?
Bu gün kendin için ne yaptın güzel okuyucu yada dur sen bu gün çevrendeki sevdiklerin, sevenlerin için ne yaptın? Atomu parçaladın mı yada uzaya çıkıp yeni galaksikler keşfettin mi? Yada dur bunlar? Kolay oldu sen bir hayvancağıza bir kap su, bir avuç mama koydun mu? Haklarını savundun mu kendi hakkını savunamayacak kadar korkmuş bir insana sırtını dayayıp destek alabileceği bir duvar oldun mu?
Tacize, şiddete maruz kalmış babasından kocasından saklanan korkan bir kadının sesini duyurması için sen de onun sesine güç verdin mi? Birçoğumuzun ümitsiz vaka olduğunun farkındayım. Çünkü bazı insanların empati yeteneği gelişmemiştir. Bir insana sesini yükseltip kırıcı sözler söylediğinde canının yanacağını, özgüvenini kıracağını düşünemez. Alışveriş merkezinde, yolda, sokakta şiddete maruz kalan birini gördüğünde ya o ortamdan uzaklaşır yada telefonuyla polisi aramak yerine olay anını kayıt altına alır. Hayvanlar için koyulan bir kabı gördüğünde hala umut var demek yerine bir tekmeyle umudu yok eder. Çünkü insanoğlu kördür basit kurallar altında yaşar.
Ben üstüme düşen vazifeyi yapmışım bana ne benden başka insanlardan der ve bir gün cennetin kapılarının ardına kadar açılmasını kör ve cahilce bekler. Ben de ölmekten korkuyorum. Çünkü geride bıraktığım dünyada bir şeyler değiştiremeden göçüp gitmekten, bu zihni kara insanların çoğalıp yaşanamayacak bir dünyayı torunlarıma bırakmasından korkuyorum.