İnsanların şöyle dediklerini duymuşsunuzdur: “ O daha küçük. Unutur gider.”, “O olay olduğunda daha çocuktu. Büyüyünce hiçbir şeyi hatırlamaz.” Bunlar yanlış inanışlardır. Çocukluk travmalarının hayat boyu etkileri olur. Çocukların her ne kadar güçlü, dirençli ve çabuk iyileşen bir yapıları olsa da nihayetinde taş değiller. Çocuklukta yaşanan travmaların çocuğu hayatı boyunca yaralı bırakacağı inancı da doğru değildir. Bazı koruyucu faktörler çocuğun travmasının olumsuz etkilerini azaltmak ve hatta yok etmekte etkilidir. Ayrıca gerekli desteği ve yardımı zamanında alan çocuk yaşadığı travmanın etkilerinden daha çabuk kurtulur ve iyileşir. Çocuğun yaşadığı bir travma sonrasında profesyonel yardım alıp almamasının gerekli olduğu konusunda çok dikkatli davranılmalı. Yardım almada geç kalmak büyük problemleri beraberinde getirir.
TRAVMA NEDİR?
Fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüzü tehdit eden her türlü olay için “travma” tanımını kullanırız. Bu tanım yapılırken tehdit terimi kullanılır çünkü travmatik olaylarda yaşamımıza, vücut bütünlüğümüze, inanç sistemimize, sevdiklerimize yönelik bir tehdit, riskli bir durum söz konusudur. Bu tehdit, hiç beklemediğimiz bir anda ve biz hazır değilken gelir, günlük rutinimizi bozar, hayatımızı olumsuz yönde etkiler ve bizi ruhsal açıdan da yıpratır. Fiziksel ya da cinsel taciz, şiddet, araba kazası, doğal afetler, suç oranı yüksek bir bölgede yaşamak, savaş, zorbalığa maruz kalmak, anne baba kaybı, birine zarar verilirken şahit olmak vb gibi durumlar travma etkisi yaratır. Çocuğu ya da sevdiği birini ölümle karşı karşıya getiren her durum travmatik etki bırakır. Ayrıca çocuğun sosyal medyada izlediği şiddet içerikli videolar bile travma etkisi yaratabilmektedir. Travmalar çocuğun ruhsal ve fiziksel sağlığında problemlere de sebep olur. Çocukların beyin gelişimleri travmadan oldukça etkilenmektedir. Travmaya maruz kalan çocukların yetişkinlikte astım, depresyon, kalp hastalığı, beyin kanaması ve diyabet gibi hastalıklara yakalanma riskinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.
KORUYUCU FAKTÖRLER
Peki birçok risk faktörünün içine doğmuş olan, psikolojik olarak zarar görmeye açık çocukları dirençli yapan ve başarılı yetişkinler olmalarını sağlayan koruyucu faktörler nelerdi?
Kişinin kendisinden kaynaklanan koruyucu faktörler: Bebekliklerinde dahi bazı çocukların diğerlerinden daha güler yüzlü, sevilmekten hoşlanan, kolayca sakinleşebilen mizaçları olduğunu fark ediyorsunuzdur. Psikolojik olarak esnek bir yaradılışa sahip olan bu çocuklar geç ergenlik dönemlerinde kötü olaylarla karşılaştıklarında kendi çabalarıyla bunun üstesinden gelebileceklerine inanıyorlar ve geleceğe dair olumlu beklentileri oluyor.
Aileden gelen koruyucu faktörler: Esneklik gösterebilen çocukların yaşamlarının erken döneminde, duygusal olarak stabil ve çocuğun istek ve ihtiyaçlarına duyarlı en az bir yetişkin ile sıcak bir bağ kurduğu biliniyor. Anne-babası çocuğun yaşadığı kötü olayların sorumlusu olduğunda bu bağ genellikle büyükanne-büyükbaba, büyük kardeşler gibi vekil ebeveynler ile kuruluyor ve direnç gösterebilen çocuklar bu bağları kurabilme konusunda oldukça becerikliler.
Toplumdaki koruyucu faktörler: Psikolojik esnekliğe sahip çocuklar kriz dönemlerinde duygusal destek alabilmek için kendilerinden yaşça büyüklere ya da akranlarına başvurabiliyorlar. Bu noktada örneğin bir öğretmen, çocuğa rol model olabiliyor.