Toplumun tüm katmanlarında müthiş bir çöküntü izleniyor. Bunun en bariz örnekleri toplumsal kurumlardaki çölleşme. Tüm sivil toplum örgütleri,mesleki kuruluşlar ve en önemlisi siyasi kurumlardaki çölleşme kendini gösteriyor. Türk entellektüelleri grupların ve çetelerin altında ezilmekte. Bireyler modernleştikçe ve bilgi seviyeleri arttıkça yalnızlaşıyor. Bunun neticesinde birlik içinde hareket edebilen gruplar, bireyleri ya kendine tabii hale sokuyor yada sistemden dışlıyor. Bu durum kurumların güçlenmesini sağlayacak nitelikli kişilerin sisteme girişini zorlaştırıyor ve toplumsal örgütlerde hızla bir entellektüel çölleşmeye neden oluyor. Çölleşen bu yapılar, Türkiye ' nin potansiyelini kullanamamasına ve geri kalmışlığının devamına sebep olmakta. Türk entellektüelleri tüm bu karmaşa içinde kabuğuna çekilmiş durumda. Her geçen gün bu gerileme kendini göstermekte. Nitelikli insan gücünün en önemli kaynaklarından olduğuna inandığım üniversitelerin hali ise içler acısı. Herkesi yüksek okul mezunu yapma sevdası, kapasitenin üstünde bir yükü akademilere yükleyerek büyük bir çöküntüye girmesine neden oluyor. Entellektüelleri besleyen akademik damardaki bu tıkanma geleceğimize vurulan en büyük darbedir. Diplomaları değersizleştiren, altını boşaltan bu sistemetik baskıyla, üniversiteler çalışamaz bir hale hızla sürükleniyor. Sayıları azalan ve toplumsal yönetimden el çektirilen Türk entellektüelleri, yaşanan bu kaosla geri çekilmeye devam ediyor. Çölleşen bu ülke ,cahil cesaretinin yoğunlaşarak tam bir çöküntüye sebep olmasına hızla devinmekte. Hamasetin aklın yerine geçmesi , bilimin hurafelerle yer değiştirmesi geleceğimize konan bombalar. Tüm gelişmemiş ülkelerin yaşadığı sıkıntılar ortadayken, nereye doğru sürüklendiğimizi iyi düşünmemiz gerekiyor. Gelecek nesillerin çölleşmiş bir ülkede yaşamasını istemiyorsak, bilenleri öne almamız elzemdir. Rant kısa vadede bireyleri zenginleştirebilir ancak nesillerinin yok olmasına neden olur. Bir yurt kolay elde edilmez ve kolay idame edilmez. Gerçekleri görmek ve bilenle bilmeyenin bir olmadığını fark etmemiz tolumun sorumluluğudur. Entellektüellerin cesaret ve birlik içinde, tarihin onlara yüklediği sorumluluk bilinciyle toplumsal hastalıklarımızdan sıyrılarak öne çıkmasına ihtiyacımız herzamankinden fazladır. Öncelikle siyaseti tekrar dizayn etmemiz, sivil toplum örgütlerini çalışır bir hale sokmamız gerekiyor. Halkı güdülen niteliksiz bir topluluk halinde olmaktan, üretken ve biliçli bir toplum haline getirebilmek ,uzun vadede refah içinde yaşamamızın tek anahtarıdır. Kaos bölgemizin ve bizim elimizdeki tek seçenek değildir. Savaş elimizdeki tek çaremiz değildir. Bu bize emperyalistlerin dayatmalarıdır. Sömürünün devamının sağlanmasından başka bir şeye yaramaz. Bilgi ile yoğrulmuş bir medeniyet ve bunun getireceği kültürel ilerleme tek yol olmalıdır. Bunu idrak etmek ve dünya medeniyetini özümseyen,algılayan beyinlerin öne çıkması, kısa orta ve uzun vadede tüm sorunların çözümünü sağlayacak tek yoldur.
Saygılarımla