Bir firmanın reklamı gibi eğitim-öğretim sezonunu geçiriyoruz. Aç kapa, aç kapa. Eğitim bir ülkenin en önem vermesi gereken sektörüdür. Bir yıldan bu yana süren online eğitimin oluşturduğu kayıp nesiller var. Biz bu kayıp nesillerin acısını, sıkıntısını çok uzun vadede çekeceğiz.
Korona virüs ile mücadelede alınan kararları ele alalım. Bir gece yarısı velilere gelen mesajla okulları açıyoruz, başka bir gece yarısı gelen mesajla kapıyoruz. Bir de bunu pazartesi akşamı yapıyoruz. Alınan kararlar niye pazartesi alınıyor. Cuma akşamı alınamaz mı? Herkes ona göre hazırlığını yapsın. Ne hazırlığı diyenlere en basitinden şu örneği verebiliriz. Düne kadar okula giden çocuğunun ertesi sabah gidemeyeceğini öğrenen çalışan anne-baba geceden sabaha ne tedbir alabilir. Bakacak kimsesi yoksa kime bırakabilir. Ufacık çocukları evde tek başına bırakmam ne mümkün.
Ayrıca, lokanta açık, cafe açık, kahve açık ama okul kapalı. Şunu belirtmeliyim ki; okullar bu saydığımız yerlerden daha güvensiz yerler değil. Aksine daha da güvenli yerler. Bazı ülkeler tam kapanma yaparken okullarını kapatmadılar. Bu yaz döneminde turizm lobisinin baskılarına aldırmadan virüsü yenmiş şekilde eğitim yapmalıyız. Telafi programlarını yüz yüze olmak kaydıyla devreye sokmalıyız.
Eğitimin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. Şunun da anlaşılmamasını umuyorum. Lokanta, AVM, cafe vb. işyerlerine karşı değilim. Ancak eğitimi daha ön planda tutan yaklaşımlara ve uygulamalara muhtacız.
ÖNEMLİ NOT: Cuma günü hayata gözlerini yuman, Aydınpost başyazarı ve değerli abim Ahmet Gözen’in annesi Zehra Gözen’e Allah’tan rahmet dilerim. Nur içinde yatsın.