Tüm dünyayı etkileyen korona virüs salgını bir kez daha gösterdi ki, kapitalizmin dayatmaları bir yere kadar. Yani devletlerin her şeyi özelleştirerek, her şeyi özel sektöre devrederek, hele hele devletin asıl görevlerinden olması gereken hizmetleri daha özel sektöre devrederek ülkelerin yönetilemeyeceği gerçeği bu virüs sayesinde net bir biçimde ortaya konuldu.
Doksanlı yıllarda, özelleştirmenin gündemde olduğu ve muhalefet ile toplumun bir kısmının özelleştirmelere karşı olduğu yıllarda görev yaptığım bir sivil toplum örgütünde özelleştirmeler ile ilgili bir çalışma yapmış, birkaç aylık uzunca bir süreç fikir alışverişinde bulunmuştu.
İşte o yıllarda çalışmamızın sonunda ortaya çıkan raporda şu sonucu varmıştık. Devletin olmazsa olmaz hizmetleri vardır ve bu hizmetler asla özelleştirilemez, özel sektöre devredilemez.
Neydi onlar?
Devlet, eğitimden, sağlıktan, haberleşmeden asla ve asla çekilemez sonucuna varmıştık. Devlet hem anayasadan kaynaklanan görevleri nedeni ile hem de herhangi bir savaş ve doğal afet durumunda yapması gerekenleri ve alması gereken önlemleri hızlı ve ivedilikle alabilmesi için bu görevlerden çekilemezdi. Bu görevleri özel sektöre devredemezdi.
Bugün geldiğimiz noktada, devlet eğitimden tam olarak çekilmese de son yıllarda özel okullara verilen olanaklar ve özel okul açılmasının yolunun açılması, devlet okullarının tamamen farklı yönlere çekilmesi nedeni ile özel sektörün elinde gibi bir durum.
Sağlık alanına geldiğimizde de devlet sağlıkta varlığını sürdürüyor ama son yıllarda yapılan hastanelerin yap-işlet- devret yöntemi ile yapılması ve özel sektör tarafından bu hastanelerin (şehir hastaneleri) bugün geldiğimiz noktada sağlıkta devletin varlığının ne denli önemli olduğunun bir kez daha anlaşılmasını ortaya koydu.
Haberleşme dediğimiz nokta ise tamamen özel sektörün elinde. Sabit telefon hatlarından tutun da GSM operatörlerinin özel sektörün elinde olduğunu görüyoruz. Bu da bugün için önemini bu virüs salgınında ortaya koymuştur.
Bir de sağlığın olmazsa olmazı olan ilaç sektörü var ki, burada devletin elindeki aşı geliştirme birimlerinin kapatıldığını ve kendi aşımızı kendimiz üretemez bir durumda olduğumuzu da bu virüs salgınında gördük. Eğer kapatılmamış olsaydı, korona virüsü Çin’de ortaya çıktıktan sonra ülkemizde bu virüse karşı aşı geliştirme çalışmaları yapılıyor olurdu ki, bugün bir adım daha önde olabilirdik.
Gelelim sonuca; salın Cumhurbaşkanı’nın virüs sonrasında gerçekleştirdiği basın toplantısında ifade ettiği gibi, kapitalizmin merkezi, anası sayılan Avrupa özelleştirilen bir çok kurulumu yeniden devletleştirme yoluna gidiyor ise; bir Türkiye olarak bu virüs belasını def ettikten sonra ilk iş olarak Sağlıkta, Eğitimde, İlaç Sanayinde ve Haberleşme alanında yeniden bir yapılanmaya gitmek ve bu sektörlerde devletin yeniden etkin ve yetkin olmasını sağlamalıyız. Yani devletleştirmeler ile bu sektörleri yeniden devletin bünyesine katmak zorundayız.
Yukarıda da ifade ettiğim gibi Sağlık, İlaç Sanayi, Eğitim ve Haberleşme devletin olmazsa olmazlarıdır. Bu sektörler ivedilikle devletleştirilmeli ve devlet bu sektörlere hakim olmalıdır.
Evde kal Türkiye.