Yeniden Merhaba...

GÖÇMEN

sevdiklerimin başında bir bilmediğim

görmediğim,

özlemediğim

özlediklerimin başında

yurdum olmadan sıladayım

kimse ölmeden yasta

yollarda gözlediğim ne

mektuplarda beklediğim ne

nereden sürmüşler beni

buralara nere

buralar nere

buralar nere

bir bildiğim olmalı, bilmez olmuşum

bir derdim var, gülmez olmuşum

buralara konmuş, göçmen olmuşum

bir derdim olmalı, gülmez olmuşum

Bülent Ecevit

Bugün sizlere yine Aydın'da doğmuş, havasını koklamış suyunu içmiş, toprağına belenmiş bir yazarı tanıtmak istiyorum. Yukarıdaki şiirdeki gibi gurbeti yaşamış biri. DİDO SOTİRİYU...

Çağdaş Yunan edebiyatının en önemli kalemlerinden biriydi.

Bir Osmanlı vatandaşı olarak 1909’da Aydın’da doğdu…

23 Eylül 2004 yılında Yunan vatandaşı olarak hayata veda etti.

Koca 95 yıla neler neler sığdırdı...

18 Şubat 1909 yılında Aydın'da (Şirince) dünyaya gelen, sol görüşlü, ülkesinde kadın hakları mücadelesinde ön saflarda yer alan bir kadın yazardır. Çocukluk yılları Aydın'da geçen yazar,1922 yılında mübadele sonucu Yunanistan'a amcasının yanına göç etmiştir.

Bir yanı gurbet, bir yanı sıladır artık.

Sabun yapımcısı bir babanın kızıdır. Yunanistan'a önce kendisi giden Dido Sotiriyu'nun ailesi daha sonra göçmüştür. Ailesinin tüm karşı çıkmalarına karşın öğretim üyesi olmuştur. Alman işgali sırasında, 1940-45 yılları arasında yeraltı basınında önemli görevler almıştır. Göçmek zorunda kalmanın verdiği acılar ve ailesinin kısıtlamaları yüzünden zorlu bir yaşamı olmuştur.

Yazar, kendisini şu sözlerle tanıtıyor: " Geç eğitim gördüm, geç yazdım, tutucu bir ailede yetiştim ve toplumun yasaklarıyla ortaokul sıralarında tanıştım. O yıllardan bu yana özgürlük, bağımsızlık ve insan hakları için mücadele ederek büyüdüm"

"İnsanın anayurdu çocukluğudur" der Jorge Amado

Çocukluk yıllarında yaşadıkları da Dido Sotiriyu'yu çok etkilediği yazdıkları ve anlattıklarıyla ortada.

"İlk çocukluk yıllarımın anıları belleğimden silinmiyordu. Babamın arkadaşı Talat Beyler, sokakta oynadığım Rum ve Türk çocukları bugün bile aklımda. Yaşadığım günlerin, duyduğum gerçek olayların o kadar etkisi ve büyüsü altında kalmıştım ki, bu konuyu ele alan kitap yazma arzusu içimde çığ gibi büyüyordu. ‘1962 yılında Benden Selam Söyle Anadolu’ya’ adlı kitabım yayımlandı. Son yıllarda bestseller olan bu kitaba gösterilen ilgi, değerinin yeni anlaşıldığını ortaya koyuyor. Çünkü şu sıra 57. baskısı yapılmış durumda. Bence bu kitap ilk kez gerçekleri ortaya atıyor."

Yine gazeteci yazar Zeynep Oral’a; Atina’da “Bir tek düşman vardır: Düşman, ne Türklerdir, ne de Yunanlılar’ Düşman, savaştır. Savaş ve onu körükleyen çıkarlar?’ diyerek halkların düşman olmadığını vurgular.

"Benden Selâm Söyle Anadolu'ya" (kitabın özgün adı Kanlı Topraklar") adlı yapıtla Abdi İpekçi Türk Yunan Dostluk ödülünü almıştır.

Kitap hem belgesel, hem de anı niteliğindedir.

Dido Sotiriyu hiç bir zaman doğduğu toprakları unutmaz. İki halkı birbirine düşman edenleri unutmaz ve yaşamı boyunca onlara karşı mücadele verir.

Yazarın, "bütün çekilen bu acı, bir kötü rüya olsaydı ah! Ve yan yana.. Omuz omuza verip yürüseydik tarlalara doğru yeniden. Saka kuşlarının türküsüyle şenlenen ormanlara doğru yürüyebilseydik" sözleriyle özlemini yazdığı kitapta dile getirmiştir.

Görünen o ki; doğduğu topraklar, biriktirdiği sarı sıcak anılar ömrü boyunca yazarımızı sarıp sarmalamış. Bu kentin sıcaklığını yansıtmış yazdıklarında.

Selâm olsun Dido Sotirıyu'ya

Selâm olsun Aydın'a...