Enflasyon halkın fakirleşmesidir. Cebimizdeki paranın yavaş yavaş çalınmasıdır.
Türkiye'nin gerçek gündemi, refahın artışına izin vermeyen eflasyon ve daha sonra bunun getirisi olan işsizlik ve yoksulluktur. Enflasyon aşağıya indirilmedikçe, sürdürülebilir büyüme gerçekleşmeyecektir. Büyümeyen Türkiye'de işsizliğin artışına ve faizin yükselmesiyle kısır bir döngüye neden olacaktır.
Enflasyonun nedeninin faiz değil, üretim gücü olduğu unutulmamalıdır. Yapısal değişim denen şey, üretim gücünü arttıracak sermaye ve insan kaynağının yükseltilmesidir. Daha özgürlükçü, demokrat bir ortam gelişmiş insan kaynağının oluşmasını sağlayacaktır. Buda uzun dönemli sermayenin Türkiye'de ki istikrar ortamına gelmesiyle sonuçlanacaktır. Fiyat istikrarının uzun dönemde sürdürülebilir olması için hukuk, adalet , eğitim gibi insanı yücelten konuların çözülmesi zorunluluktur.
Bu konular sorunu uzun vadede kökten çözmemizin anahtarıdır.
Kısa vadede ise merkez bankasının yaptığı para politikalarının samimî ve şeffaf bir ortamda anlaşılabilir, inanılır politikaları ile desteklenmesi gerekir. Devletin tüm kurumlarının enflasyonun ortadan kaldırılmasında, merkez bankasına yardımcı olmasına ihtiyacımız var. Merkez bankası orta vadede enflasyonun %9.5 olacağına dair yaptığı açıklamanın ardından otoyollara yapılan %25 zam inandırıcılığı zayıflatan bir hareket olmuştur. Tüm para politikaları bilinmelidir ki zaman kazanmaktan başka bir şey değildir. Paramızın alım gücü uzun vadede üretim miktarımız ve bunun niteliğidir. Dünyaya sunacağımız nitelikli meta içinde nitelikli bir insan kaynağı ve toplum zorunlu şarttır. Huzurlu ve mutlu bir millet, refahın yükselişine bağımlıdır.
Saygılarımla