Gözle görülmeyen bir düşman bizleri yaşamımızın tam da ortasından vurdu. Düşündüm içinden çıkılacak gibi gelmiyor. Su akar yolunu bulur ferahlığı artık yaşayamıyorum içimde. İnandığımız değerler ile kurduğumuz düzeni ve onu oluşturan düşünce sistemimizi kökünden değersiz hale getirdi.
Almayı düşündüğümüz arabanın, evlerin, plazaların, sitelerin, koltukların, paralar, medeniyet adına ardından koştuğumuz hiçbir şeyin bir nefes kadar değerli olmadığını gördük. Göremediğimiz ve bizi içten içe yenilgiye uğratan bir düşman yüzünden gönüllü olarak cezaevine girdik.
Caddelerde dolaşıyorum sokağa çıkma yasağı çıkmış insanlar evlerinin balkonunda nefes alamaya çıkmışlar. Birbirleri ile konuşan komşu teyzeler. Uzun uzun düşündüm yol boyunca. Düşmanlıklarımı, dostluklarımı, hırslarımı, kavgalarımı, sevgilerimi, inançlarımı ve değerlerimi düşündüm. Kızdım kendime ve kendimden utandım. En çokta barışı düşündüm savaştan daha fazla. Çabuk kavga eden biri olmadım ama kavgaya karar verdiğim zaman geri dönmeyi düşündüğüm pek olmamıştı.
Önemli olan dünyanın en iyi arabasının sende olması değildi, dünyanın en iyi savaşçısı olmakta değildi. Asıl mesele tüm kalbimizle bağışlamayı ve bağışlanmayı öğrenmiş olmamızdı galiba.
O kadar çok şey özledim ki ama en buruğu Ramazan. İçime sindiremiyorum dolu dolu geçirdiğimiz, hep beraber sofralarda heyecanla iftar vaktini beklediğimiz Ramazanda ilk defa ayrı kılınacak namazlar, ilk defa dolmayacak camiler. Pide kuyruklarında beklemeyecek insanlar. Nasıl bir imtihandayız diye soruyorum kendime. Ne kadar değerli zamanlarımız varmış demeden edemiyorum. Kıymet bilmek keşke bu kadar ağır olmasaydı. Tabi yine tüm düşüncelerin sonuna her şey sağlık için deyip susuyoruz.
Ve hayatımızın ortasına düşen bu düşman hayatımızda başka neleri değiştirdi. Toplumun yüzde 17’si artık toplu taşıma araçlarını kullanmıyor. Gündelik olarak uğradığımız marketlere artık azaldı yerini ise online alışverişler aldı. Mobil uygulamalarda oyun oynama oranı arttı hatta yeni oyunlar yüklenmeye devam ediliyor. İnsanlar sosyal yaşamdan uzaklaştığı için sanal ortamlarda daha fazla vakit geçirmeye başladı. Evde temizlik yapma oranı daha fazla arttı.
Tüm bunların düşündükçe koronavirüsün bize anlattığı şeyler olduğunu da görüyorum. Bizler evrenin hakimi değil minicik parçalarıyız. Kendimiz için doğaya zarar vermeyelim artık. Çünkü sonunda kendimiz zarar görüyoruz. Elleri sık sık yıkamak, ortamı havalandırmak, kişisel ve çevre temizliğine önem vermek, bulaşıcı hastalığı olan insanların sağlıklı insanlarla arasındaki mesafenin korunmasının ne kadar önemli olduğunu modern hayatımızda göz ardı ettiğimiz şeyler olduğunu gördük.
Umarım kıymetini anladığımız özlediğimiz anlara tekrar döndüğümüzde daha sıkı sarılırız. Daha çok değer verir daha özverili davranırız. İnanıyorum bu zor süreci hep birlikte tek yürek olarak bilinçli bir şekilde atlatılacak. Sağlıkla evde kalın.