Bir insanı tanımanın en iyi yolu nedir?
Bu sorunun elbette çeşitli yanıtları vardır. Herkes kendine göre yanıtlar verir ve bu yanıtlar çoğunlukla geçerlidir. İnsanı tanıyabilmek öyle kolay bir olgu değildir diye düşünüyorum hep. Zira bugün tanıdığınız insan ile yarın karşılaştığınız insan hiçbir zaman aynı olmamıştır, olmayacaktır da. İnsanın kendi iç dünyasında bir günü bir diğer gününe uyduğu söylenemez; değişkenlik gösterir. Duygular, istekler ve hırslarına göre değişkendir insan.
İnsanlar bulundukları konumlar ve elde ettikleri güçlere göre değişim gösteren yeryüzündeki yegane canlılar olduğu söylenebilir. Bugün oldukça mütevazi ve alçak gönüllü görünen insanların bir mevki ve makam sahibi olduklarında, bir güç elde ettiklerinde hemen hepsinin de bir değişime uğradıkları ve o mütevaziliklerinden eser kalmadığını hemen hepimiz gözlemlemişizdir.
Sonuç olarak bir insanın iyi olup olmadığını söyleyebilmek o denli kolay ve bir çırpıda söylenebilecek bir söz değildir. Buradan da şunu çıkarabiliriz, insan insana karşı hep tetikte ve temkinli davranmak zorundadır.
Bu kadar insan ve insana dair söylemde bulunduktan sonra bir Nasrettin hoca fıkrası ile biraz gam ve kasvet atalım isterseniz.
BİZİM BURADAN ÇOK KOYUN GEÇER
Nasreddin Hoca parasını geri istemek için defalarca kapısını çalan alacaklısına kapıyı açmış.
- Yakında... Yakında paranı ödeyeceğim, demiş.
- Ne zaman?
- Dinle bak... Bizim duvar kenarına yol boyunca çalı tohumu ektim.
- Eee?
- Bu tohumlar ilkbaharda yeşerecek ve çok çalımız olacak...
- Peki anladım, ya sonra?
- Bu caddeden çok koyun sürüsü geçer. Geçerken, geçen koyunların yünleri çalılara takılacak. Ben de yünleri toplayacağım. Bizim hanım bunları eğirip ip yapacak. Sonra gerisi kolay! Ben de pazara götürüp satacağım ve paranı geri ödeyeceğim.
Adam bu saçma plan üzerine kahkahayı basar. O zaman Hoca, der ki;
- Parayı peşin görünce nasıl da gülersin değil mi, seni köftehor seniii...