Sevgili Hedef Gazetesi okuyucuları. Nihayet 11 ayın sultanı Ramazan’a kavuşmuş bulunuyoruz. Ramazan demek hoşgörü, paylaşmak demek kadar yalnızca kendimizi değil tüm insanların yaşadığı, içinde bulunduğu durumu anlayabilmek adına empati kurabildiğimiz bir ay demektir. Ben bugün böyle önemli aylarda hoşgörülü olmanın ne denli önemli olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Doğru iletişim ve sağlıklı ilişkiler kurmanın en önemli kurallarından biri hatta en önemlisi bence hoşgörülü olmaktır. Çoğumuz insanların hoşgörüden uzak olmasından yakınır hatta hiç karşılaşmadığımızı anlatır dururuz. Lakin izlenimlerime dayanarak söyleyebilirim ki bu bilgiyi pratiğe dökmekle ilgili bir takım sorunlarımız var. Bilhassa içinde bulunduğumuz bu belirsiz, herkesin tahammülünün azaldığı bir dönemde, iletişimlerde hoşgörünün de göz ardı edildiğini ne yazık ki hepiniz gibi ben de gözlemliyorum.
Bundan dolayı öncelikle hoşgörülü olmak ne demek ona değinelim. Hoşgörü, her türlü iletişimin olmazsa olmazı, huzurlu ve mutlu olmanın da temel şartıdır. Hoşgörülü olmak, yalnızca kendine benzeyene, kendinden olana sağlanan bir ayrıcalık hiç değil.
En duru haliyle hoşgörü, kişinin kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumudur. Hoşgörülü olmak ikili ilişkilerin olmazsa olmazıdır. Anlayışın olmadığı bir ilişkide ne sağlıklı iletişim olur ne de o insanla ilişki kurabilir. Hoşgörülü olabilmek aynı zamanda empati kurabilmekle doğru orantılıdır. Yani birine karşı kurduğunuz empati duygusu, sizi de doğal olarak hoşgörüye açık bir insan haline getirecektir. Bu tür iyi duygular birbirlerinin itici gücüdür.
Ancak ne yazık ki en başta da değindiğim gibi toplum olarak giderek hoşgörüden uzaklaşıyor artık bir birimize tahammül sınırlarımız azalıyor. Bunun görebilmek için yalnızca bir saatinizi sosyal medya sitelerinde geçirebilirsiniz.
Hoşça vakit geçirmek, bilgilenmek veya sosyalleşmek için kullandığımız sosyal medya mecralarında bireylerin birbirine hoşgörüsüz hatta acımasız davrandığını görmemek imkansız. Ve maalesef bu mecraların çok erişilebilir olması da bunu daha da kolaylaştırıyor.
En başta da değindiğim gibi hepimiz yaklaşık bir buçuk yıldır zorlu bir süreçten geçiyoruz. Tahammül sınırlarımız iyice daralmış olabilir ancak bu günlerin geçici olduğunu düşünüp kendimizi ve etrafımızdaki insanları yıpratmadan bu zorlu süreci atlatmalıyız. Hoşgörülü olmak aslında bu zor zamanların üstesinden gelinebilecek en güçlü silahlardan biridir.