Koronaviüsle hayatımızın akışı değişti. Tüm yurdu etkisi altın alan ve hayatı durma noktasına getiren salgın için tüm tedbirlerle yurt genelinde alınmaya devam ediliyor. Ekonomi olarak endişeler arttı, şu bir gerçek artık koronavirüs nedeniyle hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ne sosyal ilişkiler, ne de alışkanlıklar. Hayatımızın her alanında tercihlerimiz tek tek değişmeye devam ediyor. Çalışmak zorunda olanlar çalışıyor, evde kalanlar ise vakitlerini geçirebilmek için çeşitli aktivitelerle evde kalmaya devam ediyor.
Hayatımızda günlük yaptığımız, şikayet ettiğimiz ne varsa şuanda özlüyoruz. Dışarda olan vatandaşların bir çoğu toplu taşıma araçlarını kullanmıyor. Evden çıkmayarak kendini izole edenlerin bir çoğu temizlik yapıp çeşitli aktivitelerle oyalanıyor. Market alışverişlerimiz bile onlıne olarak internet üzerinden yapıyoruz. Koronavirüsü bizi sosyal hayattan alıp dijital ortama yakınlaştırması kaçınılmaz hale geliyor.
Koronavirüs hayatımızda bir sakinlik düğmesi görevini de gördü aslında. Hayata bakış açımızı değiştirmemize, çocuklarımızla, ailemizde bir arada olmanın, evimizin ve sevdiklerimizin kıymetini bilmemizin ne kadar önemli olduğunu gösterdi bizlere. Dünya tarihine geçecek bir süreç yaşıyoruz ama elbet geçecek. En başta kendimizin, sonra sevdiklerimizin hatta hiç tanımadığımız insanların değerini fark etmemizi sağladı. Her inişin bir çıkışı vardır, her şerde aranan hayrın olduğu gibi. Hayatın, sevdiklerimizin kıymetini daha iyi anladık. Can acıtmaktan korkacağız, hatta can acıtmayacağız. Kimsenin savaştan bahsetmediği ve sadece beraberlik ve bütünlük sözcüklerinin geçtiği bir dönemde hayata daha sakin, daha olgun, daha pozitif bakmaya başlayacağız.
Bu salgın sürecinde dışarda geçirdiğimiz vakitten dolayı ailemizle geçirmediğimiz vakitlerin ne kadar değerli olduğunu anladık. Her sabah okula gitmenin ne kadar zor olduğunu söyleyen öğrenciler, öğretmenlerinden yüz yüze dinledikleri derslerin çok daha güzel olduğunu, her sabah işe giderken şikayet ettiğimiz ne varsa özlediğimizi, dostlarla dışarda içilen kahvenin ve sohbetin ne kadar keyifli olduğunu, her gün duyduğumuz ölüm haberlerin bize ne kadar yakın olduğunu ve sevdiklerimizin zarar görmemesini istediğimizi gördük. Sarılmanın kucaklamanın ne kadar değerli olduğunu anladık. Yalnızlığın aslında ne kadar zor olduğunu ve hayatın içinde çıkarlarımızın, egolarımızın, hırslarımızın, beklentilerimizin bize dayattıkları yüzünden kaybettiğimiz manevi duyguların asla gerçek duygular olmadığını gördük. Dünyaları ben yarattım duygusunu besleyenlerin bir virüs ile söndürülebilecek olduğunu gördük.
Arkadaşlarla gülmenin, eğlenmenin, canın istediği zaman yaptığın yürüyüşlerin, sokak simidi yemenin, binmek zorunda kaldığın toplu taşıma araçlarının bile ne kadar büyük bir lüks olduğunu anladık. Hiç bir şeyi ertelememek gerektiğini ancak tedbiri de elden bırakmamayı öğrendiğimiz bu günlerde bir bütün olarak, özlediğimiz her şeye sağlıkla geri dönebilmek için, ağız dolusu kahkahaları atabilmek için, evde kalın sağlıkla kalın.