Bu yılın başından beri yaşadıklarımıza baktığımızda 2020 yılının dünyaya hiç de iyi gelmediğini söyleyebilir. Orta doğuda ve hemen sınırlarımızda sürüp giden adı açıkça konmasa da bir savaş. Cin’de başlayıp tüm dünyaya yayılan Kovit-19 virüsü. Hemen hepsi bu yılı beklemiş gibi.
Virüse karşı önlemler ve günlük koşuşturma içerisinde günler geçiyor. Zamanın nasıl geçip gittiğinin farkına bile varmıyor insan.
Kovit-19 ile ilgili bir dizi önlemler alınıyor, olmadı yeni önlemler; hemen her gün yeni bir önlem karşımıza çıkıyor. Son olarak 65 yaş ve üzeri insanlar ile kronik hastalığı bulunan vatandaşlarımızın sokağa çıkmaları yasaklandı. Yarın ne gibi önlemler alınacağı belli değil. Tek bilinen bir şey var ki, Kovit-19 ülkemizi de etkilemeye devam ediyor olduğu.
Her gün gece yarısına yakın veya gece yarısından sonra sayın bakan günlük vaka sayısını ve kaybettiğimiz yurttaşları duyuruyor kamuoyuna, sosyal medya üzerinden. Belki de bunca yıllık yaşamımda bu kadar düzenli bir bilgi akışının yaşandığı günleri yaşıyorum. Bir yandan bu işin daha fazla uzamasının önüne geçilmesini ve vatandaşlarımızın alınan önlemleri, getirilen yasakları harfiyen uymalarını gerektiğinin gerçeğini düşünüyorum, diğer yandan bu virüs illetinden en az hasarla kurtulmayı umuyorum.
İşte bu duygular içerisinde diline bir şarkı dolanıyor Melih Kibar’ın bestesi bir şarkı;
“Aşk yarası mı yüzünü solduran,
Genç yaşta seni hayata küstüren,
Kimdir elini kolunu bağlayan?
Bir oh demeyi sana çok gören
Geçer geçer geçer, bunlarda geçer
Üzme tatlı canını, bunlarda geçer
Neler neler, neler gördük biz
Neler çektik bİz,
Ne derlerse desinler
Bunlar da geçer
Kim böyle seni gurbette gezdiren?
Bin bir yalanla hayattan bezdiren
Meyhaneleri ezbere öğreten
Söyle kardeşim kimdir seni hor gören?
Geçer geçer geçer, bunlarda geçer
Üzme tatlı canını, bunlarda geçer
Neler neler, neler gördük biz
Neler çektik biz,
Ne derlerse desinler
Bunlar da geçer”
Bu dünya, bu insanlık çok olaylarla karşı karşıya kaldı. Çok hastalıklarla savaştı. Elbette bu virüsün de üstesinden gelecek ve bu da geçecektir. Geçecektir elbet, ama aslolan bu savaştan en az hasarla kurtulabilmek. Onun için de ne gerekiyorsa tam anlamı ile kuralına göre yapmak ve kuralına göre yaşamak gerekiyor. Yarınlara acı bir anı bırakmamak, yarınlara acı bir ders bırakmamak adına her şeyi kuralına göre yapmak ve kuralına göre yaşamak gerekiyor. Bugünler kuralına göre yaşanacak günler. Unutmayın, bana bir şey olmak, yada tevekkül Allah demek ile olmuyor. Önlemleri almak ve o önlemlere göre yaşamak her şeyin başında geliyor.