I. NİŞANLANMANIN KENDİNE ÖZGÜ NİTELİKTE AİLE HUKUKU SÖZLEŞMESİ OLMASI
Nişanlanmanın kendine özgü nitelikte Aile Hukuku Sözleşmesi olması, en çok nişanlılığın hükümleri ile devamında evliliğin olmaması halinde nişanlanmanın, evliliğe zorlama amacıyla taraflara dava hakkı vermemesinde kendini göstermektedir. Zira Türk Medeni Kanunu’nun 119. maddesinde yer aldığı üzere; nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermemektedir. Bu kapsamda evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilememekte, ancak yapılan ödemeler de geri istenememektedir. Bu noktada karşımıza eksik borç çıkmaktadır. Bilindiği üzere, eksik borçlar, ifa edildiklerinde geçerli olup; ifa edilmediklerinde talep ve dava hakkı vermeyen borçlardır. 
II. NİŞANIN BOZULMASININ HUKUKİ SONUÇLARI 
A. Tazminat
1. Genel Olarak 
Nişanın bozulması halinde, nişanı bozan tarafa karşı, diğer tarafça evliliğe zorlama maksadıyla dava açılamamaktadır. Ancak bu husus, taraflarca yapılan masrafların ve alışılmışın dışındaki hediyelerin geri istenemediği, talep edilemediği ve bu maksatlarla dava açılamadığı anlamına gelmemektedir. 
2. Maddî Tazminat 
Türk Medeni Kanunu’nun 120. maddesiyle, nişanlılardan birinin haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozması veya nişanın, taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulması halinde; kusuru olan tarafın, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlü olduğu düzenlenmektedir. Aynı husus nişan giderleri hakkında da uygulanmakta olup; nişan giderleri de aynı kurallar dahilinde talep edilebilmektedir. 
Talep kalemleri olarak; yapılan harcamalar, katlanılan maddi fedakarlıklar ve nişan giderleri karşımıza çıkmakta ve açılan davada, talep eden taraf, davacı; kusuru olan taraf da davalı olmaktadır. Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilmektedir.
3. Manevi Tazminat 
Türk Medeni Kanunu’nun 121. maddesi uyarınca; nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilmektedir. Bu kapsamda manevi tazminat davası, yalnızca (eski) nişanlılar arasında görülmekte ve kusurlu olan tarafa karşı, diğer tarafça açılan dava; nişanın bozulmasından kaynaklı olarak açılmakta ve kişilik haklarının ihlalinden ötürü talep edilen edimin konusu, bir miktar parayı içerir tazminat olmaktadır.  
B. Hediyelerin geri verilmesi 
Nişanlılığın, evlenme dışındaki bir sebeple sona ermesi halinde; nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilmektedir. Burada önem arz eden hususlar; nişanlılığın evlilik dışındaki bir sebeple sona ermesinin gerekmesi, talep hakkı sahiplerinin yalnızca hediye veren nişanlılar, nişanlıların ana ve babaları ya da onlar gibi davrananlar olması ve talep edilen şeylerin yalnızca alışılmışın dışındaki hediyeler olmasıdır. Bu halde diğer kişilerce verilen hediyeler talep edilmemekte olup; alışılmış hediyeler de geri istenememektedir. Hediye, aynen veya mislen geri verilememekte ise; sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanmaktadır. 
C. Zamanaşımı 
Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğramakta ve devamında, eksik borca dönüşmektedir.