I. MİRAS VE MİRASÇILAR
A. Miras
Miras; ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet olup; aynı zamanda tereke ile eş anlamlı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Tereke; ölen kimseden, geride bıraktığı mirasçılarına kalan varlık, ölenin terk ettiği ve sağlara bıraktığı mal ile mirasçılara kalan malvarlığıdır. Kök itibariyle terk edilen kelimesinden gelen tereke kavramı; ölen kimseden geri kalan mal, hak, alacak ve borçların tümünü ifade etmektedir. Bu bakımdan mirasçılara intikal eden malvarlığı değerleri arasında aktifler olabildiği gibi pasifler de olabilmektedir. Başka bir anlatımla terekenin ölen kimsenin mirasçılarına intikali denildiğinde; intikali gerçekleşen terekenin kapsamına, murisin malvarlığında yer alan değerler, ev, arazi, arsa, yazlık, otomobil ve diğer araçlar, murisin banka hesaplarında bulunan para, nezdinde olan yahut banka kasasında bulunan döviz, altın, gümüş gibi kıymetli maden ve değerler, murisin alacaklı olduğu poliçe, bono, çek ve icra dosyası alacağı ile tüm bunların yanı sıra murisin borçları girmektedir. Bu kapsamda terekede, aktif malvarlığının yanı sıra pasif malvarlığını oluşturan borçların da bulunduğuna, hatta hiçbir mal ve alacağın yer almadığı, yalnızca borçlardan oluşan, borca batık bir tereke ile mirasçılara intikalin gerçekleştiğine günümüzde sıklıkla şahit olunmaktadır. Bu bakımdan terekenin mal, hak ve borçların tamamını içerdiği ve bir bütünlük arz ettiği, mirasın geçişinde mal, hak ve borçların ayrılmadığı, mirasın bir bütün halinde geçtiği unutulmamalı ve mirasın intikalinden bahsedildiğinde, murisin terekesinde yer alan tüm aktif ve pasif değerlerin mirasçılara geçtiği ve terekenin kapsamına aktifler kadar (murisin borcu varsa) pasiflerin de dahil olduğu bilinmelidir.
B. Mirasçılar
1. Yasal Mirasçılar
Türk Medeni Kanunu’nda sayılı kimselerden, murisin ve mirasçıların öncesinden başkaca bir işlem yapmalarına veya beyanda bulunmalarına gerek kalmaksızın yasal düzenlemeler uyarınca kendiliğinden miras hakkına sahip olan kimseler, yasal mirasçılar olup; bu kimseler, ilk olarak murisin altsoylarıdır. Birinci zümrede yer alan altsoylar, çocuklar, torunlar, torunların çocukları, onların çocukları olup; murisin çocukları, eşit olarak mirasçıdır. Miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları almaktadır. Bir sonraki zümrede yer alan yasal mirasçılar; altsoyu bulunmayan miras bırakanın ana ve babasıdır. Bu kimseler de eşit olarak mirasçılık hakkına sahip olup; miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları almaktadır. Miras Hukuku’nda geçerli zümre sistemine uyarınca son zümrede yer alan üçüncü zümre mirasçılar; altsoyu, ana ve babası ile onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları almaktadır. Yine eş; mirasçılık hakkına sahip olup, zümre dışı ve her zümre ile birlikte mirasçı olan kimsedir. Eş dahil hiçbir zümrede mirasçının bulunmaması halinde ise; miras, son yasal mirasçı sıfatıyla devlete kalmaktadır.
2. Saklı Paylı Mirasçılar
Saklı paylı mirasçılar; yasal mirasçılıktan farklı olup, muris tarafından sağlığında, ölüme bağlı tasarrufla üzerinde tasarrufta bulunulamayacağı malvarlığının intikal edeceği kimseleri ifade etmektedir. Bu kimseler, murisin altsoyu, ana ve babası ile eşi olup; kardeşler dahil diğer mirasçılar, murisin saklı paylı mirasçısı değildir.
II. MİRASIN AÇILMASI
A. Mirasın Açılma ve Değerlendirilme Anı
1. Mirasın Açılma Anı
Miras, miras bırakanın ölümüyle açılmakta olup; mirasın açılma anı, murisin ölüm anına tekabül etmektedir.
2. Mirasın Değerlendirilme Anı
Tıpkı mirasın açılma anı gibi, miras bırakanın sağlığında yapmış olduğu mirasla ilgili kazandırmalar ve paylaştırmalar, terekenin ölüm anındaki durumuna göre değerlendirilmektedir. Bu kapsamda murisin ölüm anı, gerek murisin mirasçılarının tespiti gerek mirasın açılması gerekse mirasın değerlendirilmesi gibi birçok husus bakımından büyük öneme sahiptir. Örneğin murisin ölüm anında sağ olmayan bir kimse, murisin mirasçısı olamamakta; murisin ölümünde sağ olan kimse ise, mirasçı olabilmektedir. Hatta ölen kimselerden hangisinin önce hangisinin sonra öldüğünün tespit edilemediği durumlarda, ölen kimseler hakkında birlikte ölüm karinesi işlerlik kazanmaktadır.
B. Mirasın Açılma Yeri ve Yetkili Mahkeme
1. Mirasın Açılma Yeri
Miras, malvarlığının tamamı için miras bırakanın yerleşim yerinde açılmakta olup; mirasın açıldığı yer, başta yetkili mahkeme olmak üzere birçok halde önem arz etmekte ve belirleyici nitelikte olmaktadır.
2. Yetkili Mahkeme
Yetkili mahkeme bakımından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda çeşitli hükümler bulunmakta olup; Medeni Kanun’un 576. maddesi uyarınca, miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları, miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde görülmektedir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca; terekenin paylaşılmasına, yapılan paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisine, miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar ile mirasçılar arasında terekenin yönetiminden kaynaklanan davaların ve terekenin kesin paylaşımına kadar mirasçılara karşı açılan tüm davaların, ölen kimsenin son yerleşim yeri mahkemesinde görüldüğü ve bu halde mahkemenin yetkisinin kesin olduğu belirtilmektedir. Ancak terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazımı ve tespiti zamanında mal nerede bulunmaktaysa, orada da açılabilmekte olup; bu halde mahkemelerin yetkisi yönünden murisin son yerleşim yeri mahkemesi ile malın bulunduğu yer mahkemesi arasında fark bulunmamaktadır. Son olarak bir diğer ayrık hükmün, veraset ilamları ve mirasın reddi istemleri bakımından geçerli olduğu görülmekle; mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkili bulunmaktadır. Bu halde murisin son yerleşim yeri mahkemesinin yetkisi ortadan kalkmamakta, yalnızca mahkemenin yetkisi kesin olmamaktadır.
III. MİRASIN KAZANILMASI
A. Mirasçıların Durumu
Mirasın kazanılması zaman bakımından değerlendirildiğinde; akla, murisin malvarlığı değerleri ile aktiflerinin ve pasiflerinin, mirasçıların malvarlığına dahil olduğu ve intikalin gerçekleştiği an gelmektedir. Bu kapsamda mirasçılar, miras bırakanın ölümüyle birlikte mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanmaktadır. Başka bir anlatımla mirasın intikali için mirasçıların herhangi bir iş ya da işlem yapmalarına gerek olmayıp murisin ölümüyle miras, mirasçılara kendiliğinden geçmektedir. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar; miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını ve değerlerini, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanmakta ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olmaktadır. Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanmakta ve yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etme yükümlülüğü altında bulunmaktadır.
B. Vasiyet Alacaklılarının Durumu
1. İstem Hakkı
Vasiyet alacaklısı, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona; yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahip olmakta ve söz konusu alacak, tasarruftan aksi anlaşılmamakta ise, vasiyet yükümlüsünün mirası kabul etmesi veya ret hakkının düşmesiyle muaccel olmaktadır. Vasiyet alacaklısı, yükümlülüğünü yerine getirmeyen vasiyet yükümlüsüne karşı, vasiyet edilen malın teslimini veya hakkın devrini; vasiyet konusu bir davranış ise, bunun yerine getirilmemesinden doğan zararın giderilmesini dava edebilme hakkına sahip bulunmaktadır.
2. Özel Durumlar
Kendisine bir intifa hakkı veya bir irat hakkı ya da belli aralıklarla tekrarlanan diğer bir edim vasiyet edilen kimsenin istem hakkı, tasarrufta başka bir esasın öngörülmemesi halinde, Eşya Hukuku ve Borçlar Hukuku kurallarına tâbi olup; kendisine miras bırakanın ölümünde ödenmesi gereken bir sigorta alacağı vasiyet edilen kimse, sigorta sözleşmesinden doğan istem hakkını sigortacıya karşı doğrudan doğruya kullanabilmektedir.
3. Zamanaşımı
Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olmakta ise, muaccel olma tarihinin üzerinden on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğramaktadır.
C. Alacaklıların Durumu
Miras bırakanın alacaklılarının hakları, vasiyet alacaklılarının haklarından, vasiyet alacaklılarının hakları ise mirasçıların alacaklılarının haklarından önce gelmekte ve mirası kayıtsız şartsız kabul eden mirasçıların alacaklıları ile miras bırakanın alacaklıları aynı haklara sahip olmaktadır.