Henüz 14 - 15 yaşlarında, esmer, uzun boylu ve zayıftı.. Yüzün de sanki yılların yorgunluğu vardı. Çökmüş bir ruh haline eklenmiş, beden ifadesi onu ele veriyordu.
Her zaman ki gibi sabah erkenden uyanmış bisikletime binmiş, haftanın yorgunluğunu atmak üzere, sabah sporuna çıkmıştım. Küçük bisikleti ve arkasında zorla çekmeye çalıştığı bir kasası vardı. Belli ki o spora çıkmamıştı. Hayat onu spor yapmaya zorluyordu. Alnında ki terler dudaklarına doğru süzülüyor, o ise çöp konteynırına doğru tüm gücüyle sürüyordu bisikletini. Belli ki acelesi vardı. Hemen bakmalı ve toplamalıydı işine yarayacak şeyleri.
Üzerinde ki kırışmış ve yırtılmış eski Fenerbahçe forması onunla konuşmam için bir sebep olabilirdi. Fırsatı kaçırmadım. Eline aldığı bir kaç küçük plastik parçasını bisikletinin arkasındaki küçük kasaya atarken yanaştım. Kendi elimde ki küçük su şişesini atmaya utandım. Bir hışımla sırtımda ki çantaya atıverdim. Belki o plastik onun gelir kaynağıydı ama benim kalbim buna izin vermedi. Ben atarken o çöpü küçücük çocuğun alacak olması ruhumu da kalbimi de kanatacaktı anlaşılan.
'Fenerbahçe'li misin? dedim usulca..
Gülümsedi, cevap vermeye utandı. Başını salladı. Adını sordum. Yine ses vermedi ama bu kez daha hızlı toplamaya başladı eşyalarını. Konuşmayacaktı belli ki. Tek derdi kazanacağı plastik çöplerden kazanacağı 2 - 3 kuruş paraydı. Belki ailesine verecek, belki de küçük bir şeker alacaktı..
O parayı kendi için kazanmayı düşünmediğine emin olsam da bir çocukla şekeri ayrı tutmak benim de işime gelmiyordu. Ürkek halini anlamıştım. Hemen köşe de ki bakkala sürdüm bisikletimi. Bir kaç bisküvi ve şeker aldım.
Bakkala girdiğimde küçük çocuğu gözetliyordum. Gözden kaçırmak istemiyordum. Ama biz hesabı yapana kadar o minik ayakları var gücüyle pedallara basmış olmalı ki, çıktığımda onu gözden kaçırmıştım.
Onu kaybetmenin verdiği hüzün, sabah sporumun yorgunluğuna karışmış, ne tadım kalmıştı ne de huzurum..
Hayat onu bu işlere zorlamıştı. Çünkü 'Kader' doğarken kimsenin kendi seçimi değildi.
Üzerinde trilyonlar kazanan futbolcuların giydiği forma vardı ama onun tek sevinci üzerine giyecek bir şey bulmuş olmasının mutluluğuydu sadece..
Kim bilir belki onun da hayalleri vardı. Hep mutlu ol çocuk hep mutlu ol.