Bir şeylerden şikayetçi olmak ama sadece şikayet ederek yakınmak neyi değiştirir? Geçtiğimiz hafta içerisinde bir çok insanı gözlemleme imkanı buldum. Kiminle bir konuşma içerisine girsem mevcut sistem üzerinden yakınma, Aydın’daki insanların çoğunluğunun tembelliğinden, çalışmamalarından, kahvelerdeki insan bolluğundan, yürürlükte olan düzenin durumundan şikayetçi vaziyette gördüm.
Bir olay daha aktarıp bu iki durumu birbiriyle bağlamak istiyorum. Önümüzdeki Yerel Seçim için belediye başkan adaylarından birisinin esnaflara gerçekleştirdiği ziyarette bulundum geçtiğimiz günlerde. Adayın hangi cenahtan olduğu bu yazımda beni hiç ilgilendirmiyor. Değinmek istediğim husus çok başka. Başkan adayı etraftaki insanları selamlayıp, konuşup, fotoğraf çekilirken yanımdan bir kadın geçiyordu söylenerek.
Kadının sözlerini tam olarak sizlere aktarıyorum. “ Belediye başkan adayıymış. Bana ne faydası var ki? Yolumu tıkayıp kalabalık yapmaktan başka ne işe yarıyor ki?”
Bu zihniyette olan bir insanın memleketimize getirisini düşünelim. Bir tarafta sürekli he şeyden şikayetçi olup yapılan hiçbir şeyi beğenmeyen bir kesim doğmuş, diğer tarafta sadece kendisini ilgilendiği daha doğrusu kendisine faydası dokunduğu zaman bir şeye ilgi duyan bir kesim. Bu iki kesimin ortasından patlak vermiş de bir yönetici kesim. Buyurun elinize kamerayı alıp sokağa çıkın ve filmi siz çekin zira senaryo hazır. Hangi cepheye çevirseniz kameranızı bu bahsettiğim insan tiplemeleri dört bir yanı sarmış vaziyette.
Eksik olan benim açımdan bakılacak olursa bir bütünlük. Tamamıyla bir bütünlük kurmaktan yoksunuz gibi. Bir taraf öteki tarafı beğenmeyip küçümsüyor ve bir fayda görmüyor, diğer taraf yan gel yat Osman havasında yaşamını belki aldığı yardımlarla belki babadan kalma zeytinliklerle sürdürmekten memnun gibi. İki tarafta birbirine girmiş vaziyette ama bir o kadarda birbirlerinden uzaklar.