Değerli okurlarım; uzun yıllardır ülkemizin her alanda yerli ve milli projelerle atılım yapacağını yazdım ve söyledim. Bu hafta tarım ve hayvancılıktaki yerli ve milli plan ve uygulamalar üzerindeki fikirlerimi paylaşacağım. Yaşadığımız pandemi süreci her alanda olduğu gibi tarım ve hayvancılıkta kendine yeten ülke olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Politik olarak uyuşmadığımız İsrail menşeli tohumlara mecbur kalışımız beni sorumlu bir vatandaş olarak üzmüştür. Yerli tohum noktasında acilen üretime geçmek zorundayız. Örneğin Cumhuriyetin ilk yıllarında Amerikan Akal cinsi pamukla başlayan pamuk üretimi Nazilli’deki pamuk araştırma enstitüsü tarafından üretilen tohumlarla devam etmektedir. Demek ki Türk insanı içinde nitelikli insanlarımız vardır. Her üründe yerli tohum çalışmalarına devletimiz de destek vermelidir. Hatta bu durum son yıllarda savunma sanayiinde başlayan yerli ve milli atılımlar gibi bir devlet politikası olmalıdır. Bunlarla birlikte birim tarım alanından elde edilen verimi artırmak için tohumun yanında gübreleme, sulama olanaklarının da artırılması elzemdir. Örneğin kısa adı KOP olan Konya Ovası Projesi hayata hızla geçirilmelidir. Bilmeyenler için bu projeyi anlatır isek; Manavgat ve çevresindeki bol miktardaki kaynak suyunu Torosları delerek Konya ovasına indirmek ve bölgedeki tarımsal verimliliği ve ürün çeşitliliğini artırmaktır.
Hayvancılık alanında da yapılması gereken önemli atılımlardan biri de yerli ırk büyük ve küçükbaş hayvan çeşitliliğini artırmak olmalıdır. Şu anda büyükbaş hayvanda halen daha Hollanda veya Batı Avrupa ırkı hayvanları yetiştiriyoruz. Yine hayvancılıkta önemli bir konu da yem fiyatları. Bu konuda da devletin desteğinin artması hayvancılık için çok önemlidir.
Bir çok Avrupa ülkesinin sanıldığı gibi tamamen sanayi değil, tarım ve hayvancılık gelirlerinin fazla olması bile bu sektörlerin önemini göstermektedir. Bu nedenle; devletimizin başlattığı bu çalışmaların artarak devam etmesini diliyor ve önemsiyoruz.