Bu koronavirüs salgını bir kez daha dünyaya gösterdi ki, ne kadar paranız-pulunuz olursa olsun gıdaya ulaşamadıktan sonra hiçbir anlam ifade etmiyor. Ülkelerin bırakınız gıdayı bir cerrahi maske için bile kargo uçaklarını el koyduğunu gördük bu salgın sırasında.
Ülkelerin sanayileşmek ve büyümekle ilgili kaygılarının yanında tarımsal üretimi arttırmak ve zor günler için gıda ambarları oluşturmak zorunluluğu olduğu gerçeği ikinci dünya savaşından sonra belki de bu kadar berrak bir biçimde görüldü.
Bu salgın elbet bitecek. Hiçbir şey ilelebet yaşam süremeyeceği gibi bu virüsün de yaşamsal süreci bir noktadan sonra sonlanacak ya da insanları bugün olduğu kadar ölümcül bir şekilde etkilemesi son bulacak. İşte o günden sonra yapılması gerekenler için bugünlerden net ve süreklilik arz edecek çıkarımlarda bulunmamız gerekiyor.
Emperyalist güçleri önerileri ile toprağını ekip biçmeyene para vermek yerine artık yeniden ve daha güçlü bir biçimde toprağını ekip biçene, tarımsal üretim yapana destek vermek ve onun ekonomisinin güçlenmesine ve tarımdan kopmadan yaşam döngüsünü sürdürmesine olanak sağlayacak kararlar almak gerekiyor.
Çiftçilerin ekilmemiş tek karış toprak bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da aslında bu sözleri ile tarımın ve tarımsal alanların ne denli önemli olduğunun ve bu alanların ekilip biçildiğinde daha değerli olduklarının altını çiziyor. İşte bu noktadan hareket ile tarımda bir takım kararların alınacağına inanıyorum. En azından Türk çiftçisinin tohumda dışa bağımlılığının önüne geçilecek önlemler alınacak ve kendi ata tohumlarımızın yeniden tarım alanlarımızda filizlenmesinin yolu sağlanarak dışa bağımlılık ortadan kaldırılacaktır.
SALGIN SONRASI TÜRKİYE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında yaptığı konuşmada "Yaşadığımız koronavirüs salgınının ardından dünyada hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıkça görülüyor. Diğer ülkelerin ve insanların sırtından kendilerine sahte bir refah düzeni kuranların devri artık kapanıyor. Ekonominin sadece paradan, borsadan, faizden, spekülatif araçlardan ibaret bulunmadığı, aslolanın yeterli üretim ve adil dağılım olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Devlet ve vatandaşları arasındaki siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin yeniden tanımlanacağı bir döneme giriyoruz” diyerek salgın sonrası Türkiye’nin ipuçlarını da verdi.
Salgın sonrasında “Kurulan yeni dünyada en güçlü şekilde yerimizi almak için hep birlikte ve daha çok çalışacağı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyor:
“Sadece salgın döneminin kayıplarını telafi etmekle kalmayacak, inşallah çok daha büyük bir hamleyi hep beraber gerçekleştireceğiz. Üretimimizi, istihdamımızı, ihracatımızı, sanayimizi, ticaretimizi, altyapımızı hedeflerimize uygun şekilde daha da güçlendirmek için hızlı bir şekilde başlatacağız. Bu süreçte ülkemizdeki her bir vatandaşımızın emeğine, birikimine, kabiliyetine, cesaretine, çalışkanlığına, bilhassa da gençlerin enerjisine ve heyecanına ihtiyacımız olacak."
Salgın sonrası yeni bir dünya kırılacak. Salgın sonrası dünya ekonomisi yeniden şekillenecek. Bugün en zirve noktasına gelen kapitalizm sorgulanacak ve kapitalizmin insanlığı ve dünyayı ne hale getirdiği tartışılacak. İşte bu noktada yeniden ülkeler küreselleşmek yerine kendi öz kaynaklarına dönerek geleceğe dönük yatırımlar yapacak. Bunların hepsi salgın sonrasında olasılık dahilin de olan durumlar. Ama en net görünen ve bugünden olmazsa olmaz görünen tek şey ise tarımsal üretimde dışa bağımlılığın sonlandırılması ve kendi ürününü kendi yetiştiren ülkelerin yeniden daha güçlü bir duruma gelecek olması.
Bir dip not daha düşmek gerekirse, bu salgın bir olası durumu daha yaratacağını ön görebiliriz. O da köyden kente göçü tersine çevirip, yeni dönemde kentten köye göçlerin başlayacağı olasılığıdır.