Türk kültüründe Tanrı kuşu, alakuş veya gelin kuşu adıyla da bilinen tavus, Büyük İskender’in Hindistan’dan Avrupa’ya getirdiğine inanılan kuşlardan biridir. Başındaki sorgucu, rengarenk kanat ve kuyruk tüyleriyle diğer kuşlardan farklı ve çekici bir görünüme sahiptir.
Tavus kuşunun yuvarlak biçimli kuyruğunun cenneti ve tüylerindeki göz motiflerinin yıldızları temsil ettiğine de sıklıkla rastlanır halk öykülerinde. Tasavvufta da 'tevazu'su ile sembolize edilirler çünkü görkemli tüylere sahip oldukları halde çamurlu ayaklarına bakarlar.
Bir zamanlar tavus kuşunun öyle güzel sesi varmış ki ihtişamı da buradan gelirmiş. Ama iblis onu ölümsüzlük ile kandırmış. Ne ölümsüzlükmüş arkadaş! Cennet mennet de dinlemiyor.
Gel gelelim tavus kuşunun neden cennetten kovulduğuna:
İblis cennetten kovulunca Adem'i de cennetten çıkarmak için fırsat kolluyordu ve o sırada cennetin kapısında gördüğü Tavus kuşuna cennetten kovulmaması için bir teklifte bulunmuştur. Aynı zamanda da ölümsüzlüğü vaat etmiştir. Bu teklife göre iblis sihirli bir boncuk olup tavus kuşunun ağzına girmiş oradan da Havva'nın karşısına çıkıp ondan yasaklı elmayı yemesini istemiştir.
Hal böyle olunca bizim Tavus kuşu meziyeti ile övünürken bir bakmış ki sesi çıkmıyor. Ayaklarına bakmış; bir de ne görsün? Cehennemin pençesi ayağına geçirilmiş.
O zaman anlamış işte cezasını.
Ahh benim "Soylu kuşum!"