Tek çocuk olmanın olumlu taraflarının yanında olumsuz tarafları, çocuğun bilişsel bütünlüğüne ve kişilik gelişimine etki etmektedir. Belki de kardeşli çocuklar üzerine anlatılacaklardan daha fazla konuşulması gereken bir konu da tek çocukların yaşadıkları gelişim süreçleridir ya da olumsuz yanıyla bakarsak sendromlarıdır. Bilindiğinin aksine toplumda genel bir algı olarak tek çocukların şımarık ve kural tanımaz olduğu söylenmektedir. Bu düşünceyi reddetmenin en basit yolu literatürde tek çocukların şımarık olduğuna veya kural tanımaz olarak nitelendirildiklerine dair bir araştırma veya kanıtın olmamasıdır. Öte yandan, “şımarık” etiketi, şımarık olmayan bir çocuğa takıldığında bile etiketin taşıdığı anlama bürünen çocuk, bu etiketi yapıştıran kişileri haklı çıkartır, yani artık şımarık olur. Fakat şımarıklık olarak adlandırılan davranışlar -ki bu bazı durumlarda dürtü bozuklukları ve hiperaktivite gibi patolojik durumlardan da kaynaklanabilir- ailenin çocuğuna yaklaşımı ile ilgilidir. Özetle, iki çocuğu olan bir aile de hatalı yaklaşımlarıyla kural ve otorite tanımaz bir birey yetiştirebilirler.
PAYLAŞMA KONUSUNDA SORUN YAŞARLAR MI?
Okuyucuların hayatlarında en az bir kez aslanlarla ilgili belgesel izlediğini farz edersek tek çocukların aslanların davranış modelleri açısından pek de farklı olmadıklarını anlamaları zor olmaz. Kendi sahasında kurduğu otoritenin tehdit altında olduğunu gören aslan, saldırıya veya savunmaya geçer, nitekim odasına girmiş yaşıt bir akranının oyuncaklarına yönelmesi tek çocukta, tıpkı aslanda olduğu gibi tepkisel olarak pasif saldırgan veya savunmacı davranışların gözlenmesi çok doğaldır. Daha öncede belirtildiği gibi, ebeveynlerin yaklaşımları belirleyici etkenler olabilmektedir. Bu bağlamda, çocuğun paylaşma davranışını öğrenmemesinin en büyük sebebi, anne ve babanın paylaşma davranışını öğretmemiş olmasındandır. Durum böyleyken, tek çocuğun paylaşmayı isteyip istememesi, ailesinin paylaşmasını isteyip istememesine veya paylaştırma pratiklerine bağlı olmasıyla ilişkilidir.
Kardeşli çocukların ebeveynlerin gerek telkinleri gerek emirleri ile paylaşmak zorunda kaldıkları değerleri varken, tek çocukların paylaşmaya gerek bırakılacak durumları pek yoktur. Öte yandan yukarıda bahsedildiği gibi paylaşma davranışı, davranış modellerinin oluşturulup pratiğe dökülmesiyle oluşmaya başlar. Ancak belirtilmesi gerekir ki çok kardeşli çocuklar, aile içi gelişim ortamında değerlerini (örneğin para, oda, yemek, anne-baba vb.) sürekli paylaşmak zorunda kaldıklarından dolayı, bağımsız bireyler olduklarında tam tersi olarak tepkisel bir şekilde paylaşma konusunda daha çekimser durabilirler. Öte yandan, ilgi ve sevgi düzeyinde, kardeşli çocuklarda anne ve babanın çocuklar arasında paylaşılması ile tek çocuklardaki iki ebeveynin de sadece bir çocuğa ait olması unutulmamalıdır. Bir çocuk için en değerli varlıklar olan anne ve babanın paylaşılmaya gerek kalınmaması, sevgi ve ilginin yanı sıra finansal konularda da tek çocuğu odak haline getirmektedir. Fakat bu yoğun odak tek çocuklarda büyük bir yük olarak da hissedilebilir. Benlik algısı, suçluluk duygusu, sosyal ilişkilerindeki konum ve benzer nitelikteki gelişimsel dinamikler bu merkeziyetçilik üzerinde büyüyerek gelişirken, tek çocuklar bazen bu büyüklük altında ezilebilirler.
Çok geniş bir yelpaze ile ele alınması gereken bu özel çocuklar diğer çocuklardan gözle görülür, birbirilerine benzer yaygın kalıp davranışlar gösterebilirler. Her ne kadar olumlu yanlarının olduğu bilinse de olumsuz yanlarının da varlığının unutulmaması gerekir.