Gazeteciliğe başladığım yıllarda eğer bana deselerdi, bir gün her şey sanal ortamda alınıp satılacak, ne yalan söyleyeyim aklımın ucundan bile geçmezdi böyle bir olasılık. Hele gazetelerin sanal bir mecrada yayımlanıp okunabileceklerini hiç mi hiç olasılık vermezdim.
Bugün geldiğimiz noktaya baktığımda gelecek yıllar içerisinde bizim gibi nesli tükenmekte olan gazetecilerin de kalmayacağını görür gibiyim. Öyle hızlı bir gelişim gösteriyor ki teknoloji insanın yarın ne ile karşılaşabileceğini kestirmesi olasılık dâhilinde görünmüyor.
Bir zamanlar ekonomistlerin sıkça diline doladıkları, her iki cümlesinin birinde kullandıkları önünü görmek deyimi teknoloji açısından da geçerli olmaya başladı. İnsan geleceğe teknolojik yatırım yaparken bırakın uzun süreçli bir yatırım yapmayı, bir yıl sonrasında ne olacağını tahmin bile edemiyor ve bu nedenle de teknolojik anlamda geleceği planlayamıyor.
Bugünün mevcut olanakları ile geleceğin sanal ortamda olduğu söylenebilir. Özellikle yazılı ve görsel basının giderek sanal ortama kaydığı ifade edilebilir. Fakat ben bundan pek o kadar emin değilim. Zira öyle hızlı değişim ve dönüşümler oluyor ki, bugün kullandığımız sanal ortam mecralarının yarın hangi boyutlarda olacağı belli değil. Gazetecilik de bugünden yarına büyük değişimlere uğrayacaktır. Artık bir çok insan o mürekkep kokulu gazetesini okuyabilmek için nostaljik takılacaktır. Yeni teknolojilerle yetişen genç nesil gazeteleri de sanal ortamdan okuyacaktır, bugünden bunun işaretleri ortadadır. Birçok genç bırakın gazete okumayı, makale okumayı, bir diziyi bile televizyondan izlemek yerine sanal ortamda istediği bir vakitte izlemeyi yeğler durumda.
Sözün özü kendi mesleğim adına yarının nasıl bir yarın olacağını kestirebilmiş ve ona göre geleceği planlayabilme becerisi kazanmış değilim. Neslimizin son örnekleri olarak daha ne kadar böyle devam ederiz belli değil?
Şurası bir gerçek ki, gazetecilik ister basılı olsun ister sanal alemde olsun, değişmeyecek belki de tek şey, mesleğin etik değerleri olacaktır.