Corona günlerinde toplum olarak bazı duyguları, davranışları kazanmak zorundayız. Bencil ve bireysel düşünen benden ötesi ne olursa olsun diyen bir anlayışın bizleri felakete sürüklediğini görüyoruz.
Ahlak toplumları ayakta tutan ve var eden en büyük erdemdir. Bütün kutsal kitaplar da ahlak temelli öğretileri anlatır. Yaşadığımız günler de gösteriyor ki toplumda ahlak erozyonu giderek büyüyor. Bencillik, ego, hırs, kibir duyguları ile her şeyi mubah gören bir anlayış hızla yayılıyor. Sadece maske, hijyen ve sosyal mesafeye uyabilsek bu salgınla çok rahat baş edebilecekken, kural tanımazlık ve banane anlayışı sayesinde salgın hızla yayılıyor.
Toplumsal duyarlılık her anlamda yol almamızı sağlayacak bir yaklaşım tarzıdır. Kadına şiddete ses çıkarmayan, hatta hak bile veren, çalan kendine yakınsa müsbah uzaksa haram gören bir anlayışla yol alamayız. Kolay yoldan para kazanabilmek için farklı yollar deneyenlerin sayısı da hızla artıyor. Bu gidişat ülkemizi bir felakete doğru götürüyor. Devlet ve yerel yönetimlerde adam kayırma, haksız rant elde etme, devletin parasını çarçur etme örneklerinin de hızla arttığını görüyoruz. O nedenle toplum olarak silkelenme, özümüze, bizi var eden değerlere dönmek zorundayız. Yerli ve milli anlayışı her alanda hakim kılarak, devlet yönetiminden başlayarak özek sektöre, eğitime ve her yere kadar milli ve manevi değerlerimiz tesis etmeliyiz. Yüksek ahlak sahibi bireyler ile çok daha ileriye gidebiliriz. Japonların ikinci dünya savaşından sonra hızla kalkınmalarında toplumsal ahlak düzeylerinin yüksek olması etkili olmuştur.
Ahlaklı bir toplum, ahlaklı yöneticiler, ahlaklı bireyleri artırma dileklerimle.