Ülkemizin nüfusun yoğun olduğu bölgeleri 1.dereceden deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle, bu bölgeler çok büyük bir tehlike altındadır. Bu tehlikenin büyüklüğünü, korkunçluğunu, olası bir deprem halinde, oluşabilecek hasarın, can ve maddi kayıpların boyutlarını tasavvur etmeye ve anlatma ya çalışıyorum, ama yüreğim burkuluyor, vicdanım sızlıyor, canım çok acıyor, yazamıyorum, anlatacak sözcük bulamıyor, düşünmek ve yazmak dahi istemiyorum.

Duyarlı, bilinçli, sorgulayan, sorumluluğunu bilen herkes gibi yurdunu ve insanını seven bir insan olarak bunları yazmasa mıydım, dile getirmese miydim, duygu ve düşüncelerimi dile getirmese miydim, yitirilen canların acılarını paylaşmasa mıydım?

Kaldı ki, yıllarca Devletimize uzun yıllar hizmet etmiş, hizmet yıllarının çoğu, güzel yurdumun kekik kokan, mor çiçekli, karlı yalçın dağlarında, sarp vadilerinde geçmiş ve yurdunu, Devletini seven bir insan olarak, kimseyi incitmemeye de dikkat ediyorum.

Bu yazımı, deprem felaketinin yaşandığı 6 Şubat 2023 günü yazmaya başladım. Günlerdir ne kadar çok uğraşsam da düşüncelerimi toparlayıp bir zemine oturtamadım. Zaman zaman haber izlemek için televizyon başına gittim. Gördüklerim karşısında gözyaşlarımı tutamadım, kendimi enkaz altında kalan insanların, çocukların ve bebeklerin yerine koydum, kendi çocuklarım ve torunlarım gibi gördüm.

Depremde gencecik yaşlarında hayatlarını yitiren, kendileri sağ kalsalar dahi anne ve babalarını, evlatlarını, kardeşlerini, yakınlarını yitiren insanların kim bilir ne güzel hayalleri, umutları, beklentileri vardı. Kimisi okuyup doktor, asker, polis, hakim, mühendis, pilot olmayı hayal ediyor, kimisi evlenip yuva kurmayı, çocuk sahibi olmayı düşlüyorlardı, kimileri de belki, ilk kez memur ve öğretmen olarak atanmanın yıllardır beklediği emekliliğine kavuşup ilk maaşını almanın hayallerini kuruyorlardı. Ancak tüm hayaller beklentiler ve umutlar, deprem felaketi ile gelen yıkıntılar altında kalarak moloz yığınlarına karışarak sönüp gittiler.

Arama Kurtarma Çalışmalarında yapılması gerkenleri şöyle sıralayabiliriz:

1. Yurdumuzun 1. derecede deprem kuşağı ve her an kırılmaya hazır ve yıkıcı depremler oluşmasına neden olabilecek fay hatları üzerinde olduğu gerçeği göz ardı edilmeden, köy ve mezralar dahil olmak üzere; her yerleşim yeri için, o yerin kendi coğrafi, fiziki topografik, jeolojik, iklimsel şartları ile ulaşım olanakları ve nüfus yapısı ve yoğunluğu göz önüne alınarak, felaket yerlerinde her enkaza, ayrı ayrı, aynı anda müdahale edebilecek yeterli sayıda Arama ve Kurtarma Ekipleri oluşturulmalıdır. Bu ekiplerde görev alacak elemanlar eğitimli, liyakatli, metanetli, özverili cesur, ahlaken güçlü uzman kişiler arasından seçilmelidir. Bu ekipler tek bir çatı altında toplanarak bir Genel Müdürlüğe bağlanmalıdır.Bu Genel Müdürlük, Kızılay Başkanlığı olabilir.

2. Doğal felaketlerde çok önemli hayati görevler üstlenecek olan KIZILAY ,AFAD ,AKUT vb . Yardım , Arama Kurtarma Ekip ve kuruluşlarına kesinlikle kayırma ve kollama ile liyakatsiz, yetersiz, eğitimsiz, güçsüz ve hasta kimseler alınmamalı,

Ne gibi doğal felaketlerin ne zaman, hangi şiddette, nerede olabileceği ve yaşanabileceği önceden tahmin edilebilse de zamanı yeri kesin olarak bilinemediği için, Arama ve Kurtarma Ekibinde görev alan hiç kimseye başka görevler verilmemeli, başka işlerde çalıştırılmamalı, her gün; günün her saatinde göreve hazır durumda bulundurulmalıdır.

3 . Kurulacak her ekipte, bu amaçla özel olarak eğitilmiş yedekli olarak şu elemanlar olmalıdır :

1 Eğitimli uzman ekip başı,
1 Ekip başı yardımcısı,
2 Doktor ve 1 hemşire,
2 Vinç/kepçe operatörü,
2 Termal Kameraman
2 Hassas dinleme uzmanı
5 Hasta/yaralı taşıyıcı,
5 Silahlı güvenlik elemanı (Asker,polis ya da özel güvenlik görevlisi)
10 Beden işçisi
2 Arama Kurtarma köpeği .

Bu ekipler felaket öncesi hazırlanarak gerektiği gibi eğitilmeli, gerekli donanımları da hazırlanarak sağlam ve her an işler ve kullanılır durumda bulundurulmalıdır.

4. Arama ve Kurtarma Ekibinde görevli elemanların ve köpeklerin beslenme ve barınma ihtiyacı için gereken uyku tulumu, battaniye, sahra karyola ve yatakları, sahra tuvalet ve temizlik malzemeleri, içecek ve yiyecek maddeleri, ilaçlar, ilk müdahale malzemeleri gibi ihtiyaç maddeleri de her an kullanılmaya hazır şekilde bulundurulmalıdır.

5. Arama ve Kurtarma çalışmalarının, sadece depremlerde değil, şiddetli fırtınalar, sel ve su baskınları, heyelanlar, orman yangınları, büyük ve geniş çaplı otel, rezidans, büyük bina yangınları, trafik kazaları gibi felaketlere müdahalelerde, alınan önlemlerin ne kadar işe yaradığını, can ve mal kayıplarının meydana gelmesinin önlenmesinde ne kadar etkili olduğunu görüyoruz.

6. Her ekibin yeterli güce sahip 1 adet vince beton/ kolon kırıcı /kesicilerine ,kaldıraç ve manivelalara demir kesme aletlerine, termal kameralara, çok hassas dinleme alet ve cihazlarına, enkaz altındakileri gerektiğinde sıcak, gerektiğinde serin tutabilmek için sıcak ve serin hava üfleyicilerine, canlıları tesbit için termal tarayıcılara sahip olmaları gerekir.

7. Hiç bir enkaza, ilgisiz ve yetkisiz kişilerin, değil enkaza girmesine, yaklaşmasına dahi izin verilmemeli ve imkan tanınmamalıdır.

Sonuç olarak, bu son yaşadığımız deprem felaketi, bize şunu göstermiştir ki ; ülkemizin 1. dereceden deprem kuşağı ve her an kırılmaya uygun fay hatları üzerinde olduğu gerçeği ile hareket etmemiz, işin şakası olmadığını anlamamız, daha ciddi ve kalıcı önlemler almamız, binalarımızı daha sağlam yapmamız gerektiğini artık daha çok can yitirmeye ve maddi kayıplara uğramadan doğal felaketleri atlatmamız gerekiyor.

Daha çok can yitirmeye tahammülümüz kalmamıştır. Dünya çapında çok değerli bilim insanlarımız defalarca uyardılar, uyarıyorlar. Tehlikenin boyutlarını, oluşturabileceği tahribatın, neden olabileceği can ve mal kayıplarının korkunçluğunu anlatıyorlar. Artık işin ciddiyetini, tehlikenin korkunçluğunu anlayalım.

Son felaket hepimize şunu da göstermiştir ki; güzel ülkemizin güzel yürekli insanları, bir annenin evladına sarılması gibi birbirine sarılmış, kenetlenmiştir. Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Ermeni, Rum, Yahudi, Alevi Sünni, Müslüman, Hristiyan, Musevi ayırımı yapmadan tüm yurttaşlar bir amaç uğruna birbirine sıkı sıkıya sarılmış, bir olmuş, beraber olmuştur.

Değerli Okuyucularım , Esen kalınız. Hepinize sevgi ve saygılar.

DİĞER YAZILARI