Kadın anadır, kadın sevgilidir, kadın eştir, kadın bir evin her şeyidir.
Bu sözlerin altına hemen herkes imzasını atar. Hatta kimilerimiz bu söylediklerimizle yetinmeyip daha başka sözcükler eklerler. Ama gelin görün ki, son on bir yılda kadınlarımıza yaptıklarımız bu sözcüklerle tanımlanamıyor.
Önceki gün Aydın’a gelen ve yemekli bir toplantıya katılan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Türkiye'de kadına yönelik şiddetin arttığının altını çizdiği konuşmasında "Kadınlarımız, haklarını kullanmak adına mahkemelere gittiğinde, yolda öldürülmeye başlandı. Önce evin içinde meydana gelen şiddet, şimdi sokağa, caddeye taşmaya başladı" ifadelerini kullanıyor ve şiddetin geldiği boyutu gözler önüne sermeye çalışıyor.
Yine Güllü’nün konuşmasının bir bölümü var ki, Aydın ve Aydınlılar olarak üzerinde fazlaca düşünmemiz gerekiyor. Ne diyor Güllü?
Türkiye’de 2008-2019 yılları arası öldürülen kadın sayısının bugün itibariyle 2 bin 860 olduğunu dile getiriyor ve “Bir stadyum dolusu kadın bu ülkede son 11 yılda öldürüldü. Acil yardım hattımıza gelen müracaatları incelediğimizde Aydın’da kadın cinayetlerinde ve çocuk istismarında artış var. Türkiye genelinde artış var ama Aydın’daki aşırı artış canımızı acıttığı gibi bizleri ürpertiyor”
Konuşmanın bu bölümünde Aydınlılar olarak üzerinde durmamız gereken kısmı “Türkiye genelinde artış var ama Aydın’daki aşırı artış canımızı acıttı” sözleri. Evet Aydın giderek kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda istenmeyen yerlere doğru gidiyor. İntiharlar’da ülke sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Toplum bu hale neden ve nasıl geldi. Üzerine titrediğimiz kadınlarımıza karşı bu acımasız tavırlarımızın nedenlere neler? Sorunların yanıtları elbette akademisyenler tarafından araştırılıp bulunacaktır. Şurası da bir gerçek ki, bundan on-on beş yıl önce eğitimde elde ettiği başarılar ve ilk sıralardaki yeri ile isminden söz ettiren Aydın’da artık intiharlar ile ülke gündemine geliyor.
Bunun nedenleri arasında elbette yaşanan ekonomik sıkıntılar söylenebilir ama başlıca neden olarak eğitimde kalitenin düşmesi olarak ifade edilebilir.
Kadınlar üzerine bir yazı yazmışken onun sonunda Nazım Hikmet’in kadınlarımız şiirinden küçük bir bölüm alıntı yapmadan olmaz. Ne diyor bak usta KADINLARIMIZ şiirinde.
“…Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar
bizim kadınlarımız…”