Bugün 5 Haziran, Dünya Çevre günü
İçinde yaşadığımız, bizi kuşatan, çatısız “büyük ev’imiz ÇEVREMİZİN anlam ve önemi yıldönümü bir kez daha içi boş parlak klişeleşmiş sözler, basın açıklamaları ile geçiştirildi.
Aydın Sevdalısı Sivil Toplum Kuruluşları ile bu konudaki Çevre Dernekleri haklı çıkışları sürekli olacaktır.
6 yıl önceydi, Aydın, Davutlar ve Karpuzlu BÜYÜK OVA olarak ilan edildi.
2 Haziran 2017 Cuma günü Resmi Gazetede yayınlanan 2017/10001 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile Aydın haritasındaki 3 ova artık BÜYÜK OVA ilan edilmişti.
Buharkent’ten başlayan ve Menderes nehrini izleyen 10 km genişliğinde uzanarak Söke den denize dökülen kesim ile Çineçayı ve Bozdoğan Akçay çaylarının havzalarını da kapsayan Afrika için sıkça kullanılan “Savannah” yani Büyükova sözde tarım topraklarını korumak için atılan bir adımdı.
Aydın’a neler getirdi bu yeni karar..?
Bu kararname ile amaçlanan, tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği ovalar, büyük ova koruma alanı olarak belirlendi.
Zaten daha önce de TOPRAK YASASI ile koruma altına alınan Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımını önlemek için hayata geçecek olan Büyük Ova Projesi’yle yaptırımı güçlendiren bu mevzuatla, büyük ovalar bütünlük içerisinde tarımsal üretim içinde kullanılacak ve bu ovaların kullanım kararın da yetki tamamen Bakanlığın olacak, Bakanlık tarımsal sit alanlarını herhangi bir amaçla kullanmak isteyen kurumlara ya da kişilere tarımsal potansiyeli düşük veya büyük ova dışında kalan alanlarda iş yapmalarını önerecek. Yapılan çalışma ile parçalı, hisseli, göç ve benzeri nedenlerle ekilemeyen arazilerin devlet tarafından sahipleri lehine kiraya verilmesi sağlanacak.
Ülkemiz de tarıma elverişli arazinin 24 milyon hektar olduğu ancak şu anda sadece 19 milyonunun kullanıldığı ve her yıl ortalama 50 ile 100 bin hektar arasındaki toprak tarımsal üretimden bir şekilde çıkıyor.
Bunun dışında ekonomik çıkmazdaki “milletin efendisi köylüler ve üreticiler” zarar ettiklerinden tarımdan üretimden çekildikleri gibi,
tarım arazilerinde parçalanmanın giderek artması, özellikle miras ve göç nedeniyle tarımda verimliliğin olumsuz etkilenmesinin başlıca nedenlerinden biri.
Bu kapsamda tarım arazilerinin tarım dışı kullanımını önlemek için hayata geçecek olan Büyük Ova Projesi'yle 184 tarımsal potansiyeli yüksek ova, tarımsal sit alanı ilan edildi.
Bu Bakanlar Kurulu Kararı ile 2016 yılında açıklananlara ek olarak içinde Tunceli’nin ilk Komünist Belediye başkanıyla yönetilen OVACIK ilçesinin de yer aldığı 51 Ova daha bundan 6 yıl önce çevre gününde TARIMSAL SİT ilan edildi.
Bu güzel haber, ardından bir başka soruyu daha gündeme getiriyor.
Aydın Ovasında ilan edilen BÜYÜK OVA statüsünden önce verilen tarımsal faaliyet alanı dışındaki izinler ve açılan Jeotermal santrallerin geleceği ne olacak..?
Resmi gazete de ilan edilen bu karar ile Aydın Ovası yapılaşmalardan ve ,yeni Jeotermal talanından kurtulacak mı..?
Yoksa hukukta müktesap hak olarak, açılan enerji santralleri sonsuza dek açık mı kalacaktı.?
Maalesef açılan ve mevcut santraller için yanıt, EVET..!
Ovaların sınırları içerisinde yer alan onaylı planlı alanlar ile bu Kararın yayımı tarihi itibarıyla ilgili mevzuatı uyarınca tarım dışı kullanma izni verilmiş olan alanlar, büyük ova koruma alanı kapsamı dışında olacak.
Eğer gelecekte Büyük ovalarda tarım sürdürülebilir olacak ise, açılan sondajların BÜYÜK OVA’ya zararı ne olacak..?
Nasıl önlenecek..?
Tarım’ın böğrüne kadar sokulmuş koyun koyuna yanyana duran bu yapılaşmalar ile Tarım nasıl yürüyecek?
AYDIN 3T projesiyle barışık yaşamak zorundadır.
TARIM, TARİH, TURİZM..!
Buna bir dördüncü “T” TERMAL” beşinci proje ise TANITIM eklenebilir,
Eğer projelendirilecek ise, Jeotermalin, sadece TERMAL’i 4. Proje olarak ilave edilebilir. “JEO” kısmından çok çeken AYDIN nedense cefasını çekerken, sefasından TERMAL kısmından hiç faydalanamıyor yıllardır.
Hiçbir ülkede var olan zenginlik, bir başka “sözde” zenginliğe kurban edilmemelidir.
Jeotermal kaynaklar işletme aşamasında, ortalama 15 sene sonunda ekonomik ömrünü yitirecektir.
Ama doğa, çevre kendi dengesi içinde milyonlarca yıl sürüp gidecektir.
Coğrafya kaderimizdir.
Bu kaderi üzerinde yaşadığı topraklarla paylaşan ve asıl sahibi Aydınlıların onayı alınmadan açılan jeotermal santraller için yapılacak bilimsel bir araştırma ile,
Jeotermal enerjinin ülkeye kazandırdığı girdi ve katma değer ile uzun soluklu gelecekte tarımın, AYDIN’a kazandıracakları kıyaslanmalıdır.
Görülecektir ki, Tarım, Jeotermalin kazancından kat be kat daha fazla değerlidir bu bitek topraklarda.
Tarım sanayidir, gelecektir, yaşam kaynağıdır.
Ekonomik özgürlüktür.
Stratejik, siyasal güçtür.
Geleceği şekillendiren zenginliktir.
Alternatif Enerji, güneş zengini ilimizin, çorak topraklarından işletme masrafı olmaksızın mutlaka karşılanabilir.
Ama,
Jeotermal bittiğinde tarım da bitecektir.
İşte bu nedenle AYDIN için tek karar TARIM olmalıdır.
6 yıl önceki BÜYÜK OVA TARIMI ve fayda zarar konusunda AYDIN için sadece AYDIN’ LILAR karar vermelidir.
Bugüne dek AYDIN dışından, merkezden verilen kararlar, ve yanlışları ortadadır.
Ülke enerjiye kavuşacak, derken AYDIN kurban edilmemelidir.
ÇEVRE işte bu nedenle sadece bazı insanlara bırakılmayacak kadar çok ciddi ve önemlidir.
Bazılarının entel dantel diyerek burun kıvırdığı, küçük gördüğü Çevre ile
Doğayla el sıkışıp, barışık olmak zorundayız.
Bu işin bilinen “püf” noktası, evimizi, nasıl temiz tutmaya gayret gösteriyorsak, içinde yaşadığımız büyük evimiz dünyamızın temizliğine de öylesine gayret göstermeliyiz.
Aksi takdirde yanlış kararlarla kaçırdığımız “püf” noktaları nedeniyle, “tüh” dememek için yerelde karar verilmelidir.

****

AYDIN DEPREMİ UNUTTU

Ama unutmayanlar bizleri uyarıyor.
Bugün Efeler ilçesinde Efeler Belediyesinin katkısıyla hemşehrimiz Prof. Dr.Övgün Ahmet ERCAN hatırlatacak.
Nevzat Biçer salonunda jeofizik Uzmanı ERCAN daha önce ertelenen konferansında Efelerli vatandaşlarla “DEPREM İÇİN NE YAPMALI” konulu toplantıda buluşacak.
Bilim adamları hep uyarıyor.
Neler yapılması gerektiğini anlatıyor.

Ama bilim insanları alınması gereken önlemler ve uygulamayı sevk ve idare edecek makamda değiller maalesef.
Peki kim gereğini yapacak?
Yerel ve Merkezi idareler.
Ancak işin sonu maliyet ve finansmana gelince, herkes kapı duvar sessiz.
Midesi ağrısa doktora koşan necip milletimiz, hayatı ile ödeyeceği ve Aydın’da beklenen istatistiklere göre olası büyük şiddette bir depremde, dayanıksız yapılarda yaşamayı, hala kader diyerek katlanmaya devam ediyor.
Ne yaman çelişki..!
Sağlığını ihmal etmeyenler, olası felakete duyarsız.
Deprem hakkında bildiği her şeyi anlatacak Jeofizik uzmanı hocamıza da bir hatırlatma,
Yer’in altında neler olup bittiğinin en yetkili uzmanı kendisidir.
Yer’in üstündekiler ise diğer mühendislerindir..!
İyi ve sağlıklı haftalar diliyorum.

SÖZÜN ÖZÜ:

BİR ÜLKEDE SORUMLU VE YETKİLİLER İLGİSİZ, İLGİLİLER YETKİSİZ OLDUĞU SÜREÇTE, FELAKETLER KAÇINILMAZDIR.

[email protected]