Bazen hayretle izlemekten kendimi alamıyorum. Günden güne de şaşkınlığım artıyor. Mış gibi yaşıyor, muş gibi davranıyoruz. Söyledikleriniz ve yaptıklarınız birbirine o kadar zıt ki ve biz bu zıtlığa rağmen hayata ve etrafımızdaki insanlara öyle tavırlar sergiliyoruz ki bazen oyunun içine girmekten kendimizi alamıyoruz. Güvensiz, samimiyetsiz, duygusuz, yapmacık, her şey bu kadar sahteyken yaşamaya çalışmak da çabası tabi ki.
Mesela susuyoruz. Öyle güzel susuyoruz ki her şeyi kabullenircesine. Biliyoruz konuşmuyoruz, görüyoruz söylemiyoruz. Karşımızdaki insanlara doğruyu söylemek, düşündüğümüzü söyleyemiyoruz. Her şeye ve herkese bir tasdik çabası. Neden korkuyorsunuz ki? Belki senin doğrun onun yanlışını yok edecek. Ne kaybedersin? Sevgisini mi, saygını mı, dostluğunu mu? Karşımızdaki kişiye duymak istediğini değil de, kendi düşündüğünü söylemeyerek hem kendini hem de karşındaki insanı kandırıyorsun.
Diğer taraftan da susturuluyoruz sanki. Konuşmamız, söylememiz, yazmamız birilerini kırıyor hoşuna gitmiyor kimi zaman. Bazen şahıs olarak, bazen kurum olarak, bazen de hayat koşullarını göz önüne alarak susturuluyoruz. Tedirgin oluyoruz başımıza gelmesi olası tehlikelerden kaçıyoruz. Sonuç ise doğrulardan kaçınca da kendimizi yanlışın içinde buluyoruz.
Ne zamana kadar peki? Ben söyleyeyim; bizim izin verdiğimiz yere kadar. Herkes kendi çizgisini kendisi çizer. Ticarette de kişisel hayatın da sosyal hayatında da. Benim hayatımın başladığı yerde benim özgürlüklerimin başladığı yerde kimse kusura bakmasın herkesin özgürlüğü biter. Dostluklar hep bakidir, ağabeylik, kardeşlik, eyvallah ama sınırı vardır.
Oysa ki gerçek olsanız samimi kendiniz gibi olsanız sıkıntı kalmayacak. Sevmediklerinize sever gibi, doğru bulmadıklarınızı doğru gibi, güvenmediklerinize güvenir gibi, eğlenceli olmayana eğlenceli gibi, yaklaşmasak. Sonrası siz de onlar gibi davranmaya başlıyorsunuz. Yani samimiyetsiz ve baskıcı.
Rızkımı veren yüce Allah’ım sen bitti dediğin an her şey bitiyor. Birileri de buna sebep olarak kendilerini görüyor. Bitmesine de, bitmemesine de. Onun yarattığı bir kul olarak ondan gayrısından korkmayı da şirk koştuğumu düşünürüm. Geri kalan ve üzerine alan herkesi de Allah’a havale eder, yoluma devam ederim.