Ege Bölgesi, dünyada görülen bütün afetlerin potansiyelini taşımasına rağmen önlemler yetersiz. 
Her an volkanik patlama, tsunami olabilir. Önlemiyle ilgili ne yaparız diye bilginiz var mı? 
Bu film senaryosuna benzemiyor. Bilim söylüyor. Biz de yazıyoruz.
Tarih boyunca Anadolu toprakları depremlerle yıkıldı, yeniden ayağı kalktı. Hepimiz biliyoruz ki mitolojiden gerçeğe uzanan tarih çizgisinde en güçlü kanıtlar Ege’nin topraklarında gizli.
Anadolu ile Yunanistan arasında uzanan Ege Denizi’nin zemini hep titrer. Eski inançtaki insanlar, bunu tanrıları kızdırmanın bedeli olarak kabul ederdi.
O zamanlarda yeterli ölçüde veri bulunamadığı için, insan bilinmeyeni açıklamak için efsanelere sığınırdı.
Dogmalara teslim olan insan, başına gelenlerin kaynağı olarak yine bilinmeyenlerin de ötesinde olduğuna inandığı tanrıların işi olarak nitelendirdi. Bunun öyle olmadığını düşünenler de vardı. İşte onlar kurdukları medeniyeti bilinmeyen dünyalardan gelen yıkıcı depremlere teslim etmemek için direndi. 
Öylesine sağlam yapılar inşa ettiler ki, tanrıların kendilerini bu yolla bağışlayacağını düşünerek onlar adına tapınaklar sundu. Apollon’un Didim’de, Artemis’in Efes’te, Afrodit’in Karacasu’daki tapınakları bu kaygıların da giderilmesine yöneliktir.
Depremlerin yıkıcı etkilerinden korunmanın yolu olarak sağlam yapıların inşa edilmesinin önemi bu antik kentlere bakınca anlaşılıyor. Günümüzde medeniyeti temsil eden yapıların binlerce yıl dayanabilme gücü var mıdır asla bilemeyeceğiz. Bildiğimiz bir gerçek depremlerin kucağında yaşadığımız…

TSUNAMİ ÖNLEMİ YOK

Ege Denizi’nin iki yakasında da endişeli zamanların içinden geçiyoruz. Santorini Adası çevresindeki sismik hareketlilikle yapı güvenliği, doğal afet önlemleri gibi konular ateşli şekilde savunuluyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü ve Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Sözbiler’e kulak verdim.
Sözün dinlenmediği, bir konuda ne kadar çok konuşulursa o ölçüde etkisini yitirdiği bir dönemden geçiyoruz. Deprem uzmanları da canhıraş anlattıkça, “bize bir şey olmaz” mantığının direnişine tanık oluyoruz. 
İzmir Büyükşehir Belediyesi Afet Koordinasyon Çalıştayında konuşan Sözbilir deprem, tsunami ve volkanik patlamaların iç yüzünü anlattı.
Ege’de yaşanabilecek doğa olaylarının depremle sınırlı olmadığını, son dönemdeki volkanik patlamaların da eklendiğine dikkat çeken Prof. Sözbilir, buna bağlı olarak tsunamiye karşı da ciddi önlemler alınmasını istedi. 
Hasan hoca haksız mı? Volkanik patlama olursa ne tür önlemler alacağımıza dair bilgimiz yok. Geçmişte Santorini bölgesinde 5-6 kez püskürmeler, buna bağlı depremler meydana gelmiş. Tekrarı uzak ihtimal değil.
Diyelim ki Santorini’de volkan patladı; tsunami dalgalarının yarım saat içinde en yakın kıyımıza yarım saat içinde yıkıcı biçimde geleceği öngörülüyor. Yanardağ lavlarından çıkan küllerin dayanıksız evlerin çatısını çökerteceği senaryoları var.
Pekiyi önlem var mı? Yine “bize bir şey olmaz” mantığı mı devreye girecek…
Prof. Dr. Hasan Sözbilir’e kulak verelim; Önce deprem ardından tsunami yaşanıyor. İkisi aynı andan olmuyor, tsunaminin bir varış süresi var. Bizim en az yarım saat vaktimiz var. Kıyıdan karaya, deniz seviyesinden yukarı doğru gitmemiz gerekiyor.
Bu film senaryosu değil dostlar.