Aydın hem tarihi mirası hem de coğrafi özellikleriyle tam bir cennet. O kadar çok saklı hazineyi içinde barındırıyor ki insan her yeni günde yeni bir şeyler görüyor ve görmeye de devam edecek.
Kış mevsiminin gelmesiyle beraber Aydın’ın güzel dağlarından sarı ağaçların manzaraları da görülmeye başlandı. Bu manzaraları görüp de yerinde durabilene aşk olsun. Geçtiğimiz günlerde ben de Aydın’ın kestane cenneti olan Eğrikavak mahallesine bu eşsiz güzellikleri görmek için gittim. Dağlardan ve patikalardan kıvrılan yollardan geçerken hayran kalmamak işten bile değildi.
Rakım arttıkça gözler daha da büyüyor ve dağların sunduğu güzellikler insanın içini kıpır kıpır ediyordu. Daha ne kadar yukarı çıkabiliriz derken daha da yukarı çıktık ve tüm Aydın’a yukardan bakan ulu bir dağda kestane ağaçlarının muazzam görüntüsüyle karşı karşıya kaldık.
Sadece görüntü değildi güzel olan. Araçtan indiğinizde sizi öyle bir koku karşılıyor ki temiz havaya karışan çam kokusu resmen insanı ele geçiriyordu. Sizi bilmem ama ben o muazzam güzelliklere dalarak saatlerce dolaşabilir, gönüllü olarak kaybolabilirdim.
Bir şeyi çok sevdiğinizde saklamak istersiniz. Ben de o dağları saklamak isterdim. Çünkü o çok sevdiğimiz doğa birileri tarafından ne zaman keşfedilse hep zarar görür. Bir yandan yazdığım için de korktum. Ama insanın bin bir türlü renk cümbüşünü gördükten sonra içi içine sığmıyor, anlatmak istiyor.
Elimde olsa bütün o yerleri saklar kimsenin görmemesi için uğraşırdım. Çünkü ülkemizde bu tür güzellikler insanların eline bir kez geçtiğinde ya çöp deryasına dönüştürülür ya da başka şeyler inşa etmek üzere yıkılır. Bu yüzden umarım o dağlar hep saklı kalır.