İşlerimden artan zamanlarda genelde vaktimin çoğunu motosiklet ile gezip Aydın’ın güzelliklerini yerinde göremeye çalışırım.
Güzel bir gezi yazısı ile bugün karşınızda olacağım. İlkbahar yaklaşıyor ve insanlar pandemi nedeniyle artık evlerinden çıkıp kendisini sokağa atmak istiyor. Aydın hem doğası, hem tarihi hem de denizi ile dikkat çeken bir kent. Tabi Aydın’ı gezmek için bir gün yetmez. Ben sadece bir antİk kent ve Kuşadası’nı sizlere anlatacağım. Türkiye’nin batısında yer alan Aydın’da bir gün geçirip güneşin batışını izleme keyfini herkesin yaşamasını isterim. Nazilli’den motosikletime binip yola çıktığımda ilk durağım Nysa Antik Kent oluyor.
Dağların arasında, eğimli yamaçlarda inşa edilen antik kent, doğanın, ormanın, mermerle buluştuğu, ağaçların tarihî binalarla dans ettiği görkemli kalıntılar barındırmaktadır. Eski çağların şarap, eğlence ve hoş zamanların Tanrısı Dionysos’un kentinin tiyatrosu oldukça muhteşem bir görünüme sahip. Bir zamanlar bilim adamlarının yetiştirildiği tiyatroda oturup şehrin gürültüsünden uzak tarih ile iç içe geçmişe adeta yolculuk yapıyorsunuz. Daha sonra ilçenin en meşhur çileğinin tadına bakıp Kuşadası’na doğru yola çıkıp doğayla iç içe deniz, kum ve güneşin tadını çıkarmanızı öneririm.
Kuşadası’ndaki durağımız Alan Büyük Menderes Deltası Dilek Yarımadası Milli Parkı. Burada çok sayıda bitki ve hayvan türleri bulunuyor. Milli Park’a girdiğiniz anda heyecanlanıyorsunuz. Çam kokusu eşliğinde doğayla iç içe Milli Park’ın koylarına ulaşıp denizin, güneşin ve kumun tadını çıkarıyorsunuz. Tabi herkes telefonuna sarılıp Milli Park’ın güzelliklerini ölümsüzleştirmek için bol bol fotoğraf çekiyor. Koylara gittiğinizde kendinize uygun bir yer seçip denize girip Ege’nin sularında serinliyorsunuz.
Siz yüzerken kıyıda yaklaşan domuzları görünce genelde şaşırıyorsunuz. Ama denize giren diğer vatandaşların domuzları beslediğini görünce korkulacak bir şeyin olmadığını anlıyorsunuz. Tertemiz sularda kulaç atıp iş stresinden kurtulmak isteyenlerin mutlaka Milli Parka gitmelerini ve öneririm.