İnsanlar hep kafalarında dönüp duran, yapmak istedikleri şeyleri düşünmezler mi? Ben hep bir hedef doğrultusunda ilerlemişimdir şu zamana kadar. Hep bir şeyler çizgisinde ilerlesin, hiç sağa sola kaymasın istemişimdir. Tabi zaman zaman bazı şeyleri yoluna koyamıyoruz. Her istediğimiz şey olmuyor. Fakat isteklerimizi düşünüp, mutlu olacağımız anları düşünüp ona göre hareket edersek hep bir adım ilerideyiz.
Öğrenim hayatımızla başlayan yolculuğumuz mezarlıkta biter ya. İşte hayatta bir istediğimiz olursa her şey düzgün bir şekilde ilerler. Önümüze bakarken bir yandan da arkamıza bakmak gerekir ki adımlarımızı ona göre atalım. Hedefler lise döneminden sonra bir hayli daha fazla artış gösteriyor. Çünkü seçecek olduğumuz bölümün bizi yansıtması, en önemlisi de ileriki yaşantımızda o mesleği ‘’yapabilirim’’ diyebilmeliyiz. Tercihlerimizi ona göre yaparsak meslek hayatımızda da oldukça mutlu olur, işimizi de başarılı bir şekilde devam ettiririz.
Üniversite dönemine geldiğimizde ise bir tık daha hayatın zorluklarıyla mücadele etmemizi öğretir. Üniversite yılları boyunca tüm aksilikler, hatalarla dolu yıllar bizimle beraberdir. Bunu hiç inkar etmeyelim. Bu dönemden geçenler de bunları yaşamadı mı? Bence kıyısından da olsa yaşadılar. Hayatımız boyunca ‘’en güzel yıllarım’’ diye anılan bu zaman aslında hedeflerimize ulaşamayacağımız son adımdır. Hedefler, olmak istediğimiz meslekler hep bu adımdan sonra başlıyor. Üniversiteden sonra bir koşuşturma, işe başlamak için harcanan çabalar topluluğu da diyebiliriz. Üniversite son sınıftayken girilen sınavlar, çalışılan dersler ile baş belası günler başlıyor demektir. Öğrencilerin hep bu lakapla andığı bu sınav sistemi maalesef hedefler için yapmamız gereken bir zorunluluk haline geliyor. Bunlar sonunda kazanılan hayaller, kuş gibi hafifletiyor insanları. Sonradan oturup düşünüldüğünde hafızalarda ‘’iyi ki yapmışım’’ demeyi gösteriyor. Hafızalarda kalan tek şey meğerse sabırmış. Sabrın sonu selamet diyesim geldi şimdi de. Sabrın sonu gerçekten hedeflerimizmiş meğerse.