Doğanın koyduğu kurallar ve yasalar asla değişmez.
Ama insanoğlu akıllı kullanırsa tabiat bir cennet sunar, aksi halde cehennemi yaşatır.
Örneğin tabiatın bize sunduğu su akarsular ve denizlerden doğru yararlanırsak, barajlar yaparak kullanırken, dere kenarına önlem almadan şehirler kurduğumuzda felakete dönüşür.
Aynı şey deprem içinde geçerli. Üzerinde yaşadığımız toprakları tanımazsak, önlemini almadan kentler kurarsak, başımıza gelenler doğal AFET değil, insanların beceriksizliğinin neden olduğu FELAKET’dir.
Tabiatta her yapay malzeme zaman içinde yapıldığı ilk haline geri döner.
Bu bir doğa kuralı.
Fizik anlamında açıklaması ise doğal malzemelere yüklenen enerji ile başka bir kimyasal maddeye dönüşen her türlü suni ürünler, özüne döner.
Binalarda da kullanılan insan ve fabrika yapımı her malzeme,
Doğada bulunduğu aslına dönmek ve teknik deyimiyle,
En düşük enerji seviyesine geri dönüşmek üzere,
Çaba gösterirler.
Ne demek bu..?
Şu demek,
Tuğla ve kiremit, topraktan pişirilerek yüksek enerji verdiğinizde,
Beton, gene kalker ve kum ile kimyasalların öğütülüp ısıtılmasıyla
Demir oksit doğada çıkarılıp, çok yüksek sıcaklıklarda eritilip çekildiğinde,
inşaatlarda, yapı malzemesi olur.
Ancak zaman içinde beton, tuğla ve kiremit gene ilk hali toprağa dönüşmek,
Demir paslanıp, doğadaki ilk hali olan demiroksit olmak için çabalar durur.
İşte insan eli değen her malzeme, sonuçta özüne dönmek ister,
Bunun için çalışır, çabalar.
Ona bu aklı fikri veren yoktur.
Çünkü ulu mimarın düzeni böyle kuruludur.
Ne yaparsanız yapın, sonuçta, 50 - 60 yıl sonra,
Her binanın sıvası dökülür, demiri oksitlenir, betonunda dağılma ve erimeler başlar,
Doğadaki ilk haline dönmeğe çalışır çabalar.
İnsanlık için de bu kural aynı mıdır acaba..?
Acaba biz insanlar da zaman zaman ilk halimize mi dönüyoruz?
Dünyada hiç dinmeyen Ortadoğu karanlığı, Avrupa’nın tam ortasındaki medeni kıtadaki, Ukrayna –Rusya savaşı,
Ölü sayısı binlere varan plansız yapılaşmanın neden olduğu insanların kullanılmadıkları akıl ve bilim,
Sokaklarda, maçlarda, apartmanlarda, sosyal hayattan gazetelerin 3. sayfasına taşınan dehşet görüntüler.
Dolandırıcılık, trafikte magandalar, aile içinde cinayetler, kadına kalkan eller,
insanlık da acaba “homo sapiens” denilen ilk yaratıldığına inanılan mağara adamına mı dönüşüyor ..?
Kendini oluşturan parçalara tekrar dönüşen ve dağılan yapı malzemeleri gibi,
İnsanlar da Vandalizm denilen hayvansal duygularla,
Öldür, parçala, yok et,
İlkçağ günlerine mi dönüyor?
Konuşma özürlü, empati özürlü, düşünmeden,
Beynimizi kullanmadan ,
Yaşamak için öldürmek ,
Var olmak için yok etmek,
Sonuçta ilk mağara adamına dönmek..!
İki ayak üzerine basmayı adam sandık ama, yüzyıllar sonra beynimizle ilk günlere geri dönüyoruz vesselam..!
Teknoloji ne kadar ilerlerse, gelişirse,
Silaha, petrole, iştahı bitmeyen global kürenin, çıkarına projelere yatırım yapılsa da,
Demek ki aslolan insana yatırım yapılmadıkça,
Eğitime, kültüre, sanata, yatırım yapılmadıkça,
Gelişen teknoloji,
İnsanlığı yok eden ve namlusu gene insanlara dönmüş bir silahtan farksız..!
Dinamit yol açmada da kullanılır, silah olarak da, tercihi biz insanlara.
Adına Nobel ödülü konan dinamitin mucidi “eğer keşfettiğim dinamitin insanlığın yok olmasında kullanılacağını bilseydim , hiç bulmazdım” dediği dünyamızı gene biz bu hale getirdik.
Bir türküyü akla getiriyor bu hali pür melalimiz,
Ne ekersen onu biçersin misali..!
“Kendim ettim kendim buldum.”.!
SÖZÜN ÖZÜ :
İYİ İNSAN MUTLULUK,
KÖTÜ İNSAN TECRÜBE,
YANLIŞ İNSAN DERS,
MÜKEMMEL İNSAN İZ BIRAKIR.