Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha. Eş anlamı tolerans: tolérer kaldırmak, tahammül etmek, tartmak, ağırlık taşımak anlamına gelmektedir.
Sözlük anlamı genel bir çerçeve çizer. Hoşgörülü olmak olaylara ön yargısız yaklaşmaktır. Genellikle hor görülen meselelere eleştirel bakmaktır. Hoş görmek affetmek ya da izin vermek değildir. Olayları ve olguları “reddetmemektir”. Aslında bir eylem değildir. Eylemsizlik olduğu söylenebilir. Çünkü bir iş gerektirmez. Tam aksi olan hoşgörüsüzlük bir eylemdir. Hoşgörüsüz kimsenin bir eksiklik çektiği ve fazladan uğraştığı söylenebilir.
Empati veya eşduyum, bir başkasının duyguları, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır. Empatinin zıt anlamlısı antipatidir.
Olumlu amaçlar için kullanıldığında işbirliği, üretkenlik, refah ve mutluluğu arttıran bu yetenek, kötü amaçlar için kullanıldığında manipülasyonculuk şeklini alır.
Empati, bir insanın, kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. Empati sayesinde insan ilişkileri gelişir. İnsanlar arasındaki kavgalar azalır ve zamanla yok olur.
Empatinin tam olarak gerçekleşmesinin üç kuralı vardır;
1- Bir insanın kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakmak.
2- Karşıdakinin duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlamak ve hissetmek.
3- O kişiyi anladığını ona ifade etmek.
TARİHİ BULUŞMA
Bu ifade benim değil; bu ifade medyanın ve medyayı yön verenlerin ifadesi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım’ın televizyonda karşı karşıya gelmeleri için söylenmiş bir söylem.
Beldi yirmi yıldan bu yana liderlerin, ya da adayların televizyon ekranlarında karşı karşıya gelmemeleri ve gözlerinin içine bakarak söyleyeceklerini söyleyememeleri nedeni ile tarihi bir buluşma oldu. Ancak yayının içeriğine baktığımızda da pek o kadar tarihi bir yanı olduğu söylenebilecek bir program olmadı. Öncelikle İstanbul’un sorunlarından çok yine ipe sapa gelmez şeylerin söylendiği bir program oldu.
Sonrasındaki tartışmalar ise ayrı bir durum. Neymiş biri kırmızı kravat takmış, diğeri mavi. Ne olmuş yani. Taktıkları kravatlar mı ne kadar Türk olduklarını gösterecek. Şekilcilikten hala bıkmamış gibi görünüyoruz. Bir de sosyal medyadan sallayanlar var. Eski vekiller, yeni vekiller ve daha daha başkaları. Bir dönüp kendinize baksanıza, bugüne kadar ne yaptınız.