Büyük İskender, Opis şehrinde yaşlanan ve sakat askerlerini memleketlerine yani Makedonya’ya göndermek ister fakat bu isteğini “artık bizi istemiyor” düşüncesiyle karşılayan askerleri tarihi Opis İsyanını başlatır. Ordusunu toplayan Büyük İskender ise onlara şöyle bir konuşma yapar.
… Babam, Makedonya'ya saldırmak için her zaman fırsat kollayan Atinalıları ve İstinyelileri öyle adam etti ki— Ki ben de ona bu savaşta basitçe saygılarımı göstermek ve buralara derebeyi olmak yerine kişisel yardımımı sağladım- şimdi korkusundan titrediğiniz bu devletler artık güvenliklerini bizim sayemizde sağlıyor. Kendisi Mora Yarımadası'na girdi ve iç işlerini düzenledikten sonra, Perslere karşı yapılan sefer sırasında tüm Yunanistan'ın başkomutanı ilan edildi. Bunlar babam Philip'den size kalan lütuflardır; sadece bunlara baksanız büyük fakat benim size kazandırdıklarımın yanında neredeyse bir hiçtir. Babamdan kalan birkaç altın ve gümüş kadehi miras alıp başa geldiğimde hazinenizde bir dirhem bile yoktu. Sizi besleyemeyen bu ülkeden başlayarak daha başımı bile kaşımadan size Perslerin denize egemen olduğu zamanda Hellespont'un yolunu açtım. Süvarilerimle Darius valilerini alt ettikten sonra imparatorluğunuza bütün İyonya’yı, bütün Aeolis'i, hem Frigya’yı hem de Lidya'yı ekledim ve Miletos'u kuşatarak topraklarınıza kattım. Rızalarıyla teslim olan tüm yerleri ve oralarda bulunan servete el koyma ayrıcalığını size verdim. Savaşmadan kazandığım Mısır ve Cyrene'nin zenginlikleri size geldi. Artık Coele-Suriye, Filistin ve Mezopotamya tümü sizin mülkünüzdür. Babil, Bactra ve Susa sizindir. Lidyalıların zenginlikleri, Perslerin hazineleri ve Hindistanlıların zenginlikleri sizindir; Dış Deniz de öyle.
Sizler artık valisiniz, generalsiniz, kaptansınız. Söyleyin şimdi bana ben o zamanlarda kendime bu mor cübbe ve tacım dışında ne ayırdım? Kendime hiçbir şey almadım. Kimse de sizin adınıza koruduğum topraklarınız ve servetiniz hariç bir servetimi gösteremez. Bununla birlikte, kişisel olarak onları korumak için hiçbir nedenim yoktur çünkü sizinle aynı yemeği yiyor, aynı uykuyu uyuyorum. Hayır, benim kazandığım paranın aranızda lüks yaşayanlar kadar fazla olduğunu düşünmüyorum ve biliyorum ki geceleri sıklıkla uyanıyor ve rahat bir uyku uyuyabilmeniz için sizin yerinize gözetçilik yapıyorum. Söyleyin bana aranızda kim benim onun kadar çalıştığım kadar onun benim için çalıştığını düşünüyor? Hadi! Kalkın ayağa, varsa savaş yaralarınız bana gösterin! Ben de size kendi yaralarımı göstereyim. Vücudumun her yeri yara dolu. Savaşta kullanılabilecek her türlü silah tarafından yaralandım. Kılıç, ok, taş, sopa; vücuduma her darbeyi sizin hayatlarınız, onurunuz ve zenginliğiniz için aldım! Bakın bana hala burada size karanın, denizlerin, dağların ve düzlüklerin fatihi Büyük İskender olarak önderlik ediyorum! Hala istiyorsanız dönün evlerinize, ailelerinize büyük fatihimizi savaşta, yabancı askerlerin elinde yalnız bıraktık deyin! Belki milletin gözünde üne, tanrıların gözünde göğe çıkarsınız! Defolun!
Bu nutuk üstüne Makedonyalı askerler Büyük İskender’den af dilemiş, yeni savaşlara koyulmuştur.

DİĞER YAZILARI