Geçtiğimiz gün AK Parti Grup Toplantısı’da konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemizin geleceğini karartmaya yönelik ekonomik tuzakların milletimizi nasıl bunalttığının farkındayız. Kur – faiz – enflasyon üçgeninde bunalan girişimcilerimizin, iş adamlarımızın, esnafımızın, çalışanlarımızın hangi sıkıntıyı çektiğini iyi biliyoruz” dedi.
Ekonomik ölçekteki sıkıntılar günbegün halkın geniş kesimleriyle birlikte özel sektörde de iyiden iyiye hissedilirken peki ciddi anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle bunalan milleti feraha kavuşturmak için ne yapılmalı esaslıca düşünmeliyiz.
Bu noktada şu da var ki her nerede olursa olsun bir ülkede devletin tepesi, ülkesinin bir ‘Ekonomik Savaş’ ya da ‘Kurtuluş Savaşı’ verdiğini, dışarıdan ekonomik tuzakların söz konusu olduğunu söylüyorsa, bu doğal olarak olağanüstü anlamda ulusal kongreler tertip edilmesini de gerektirir. (Seni BOP denilen plan üzerinden uyduruk bir haritada cetvelle bölüp ‘Hedef Ülke’ ilan eden ülkeden danışmanlık hizmeti almaya yeltenmeyi değil!)
Olağanüstü ulusal kongreyi açalım öyleyse; Hatırlanacağı üzere dönemin İktisat Bakanı, Aydınlı mebuslardan Kuşadalı Mahmut Esat Bozkurt’un önerisi ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de girişimleriyle İzmir’de 17 Şubat- 4 Mart 1923 tarihleri arasında Kazım Karabekir Paşa’nın başkanlığındaki 1135 delegenin toplanmasıyla gerçekleşen İzmir İktisat Kongresi’nde esaslı kararlar alınmıştı. Henüz daha Lozan Antlaşması imzalanmadan alınan bu kararlarla genç cumhuriyetin iktisat politikasının hedefleri de belirlenmişti.
17 Şubat – 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir’de ülkenin birçok yerinden gelen, toplumu oluşturan sınıf ve grupları temsil eden 1135 delege ile toplanan bu ulusal kongrede, çiftçi, tüccar, sanayi grubu ve işçi temsilcilerine kadar geniş yelpazede de bir katılım sağlanmıştı. “Yerli malı milli kuvvettir” yazılı kongre madalyalarının da dağıtıldığı bu büyük buluşmada alınan kararlara baktığımızda 15 gün süren kongreyi, “Milli Egemenlik, ‘Ekonomik Özgürlük’ ile pekiştirilmelidir” sözleriyle açan Atatürk’ün ekonomi vizyonunu da açık seçik görebiliyoruz.
Dolayısıyla Misak-ı Milli’nin yani ‘Ulusal Yemin’in yapı taşlarının döşendiği Erzurum Kongresi nasıl çok büyük önem arzediyorsa, İzmir İktisat Kongresi de 15 gün süren toplantıların ardından alınan kararlar sonucunda Misak-ı İktisadi’nin yani ‘Milli Ekonomik Yemin’in kararlaştırıldığı kongre olması bakımından da çok büyük ulusal önem taşımaktadır. Atatürk’ün o toplantıdaki yabancı sermayeyle ilgili konuşmasında Osmanlı’nın son dönemlerinde devlet ve hükümetin yabancı sermayenin jandarmalığından başka bir şey yapmadığının altını çizmesi de anlamlıdır(!)
Türkiye, artık 21. Yüzyıl’da bir an önce yabancı sermayelerin uluslararası pazarı konumundan sıyrılıp artık üreten, uluslararası rekabeti göze alan, döneminde sahip çıkılmayan ASELSAN-1919 benzeri milli projeler geliştirebilen, son dönemdeki gelişmelerle göz doldurmaya başlayan savunma teknolojisiyle birlikte her alanda milli üretime dönük sanayileşmeye topyekün ağırlık verip, ürettiklerini özbeöz milli sermayesiyle işleyerek, parasının daha da değer kazandığı, kendi kendine yetebilen ve dışarıda da kendine pazarlar bulabilen bir ekonomik güce ulaşmak zorundadır.
Bu güce ulaşma yolundaki meşalenin fitilini tutuşturma noktasında, öncelikle milli birlik ve beraberlik zemininde İzmir İktisat Kongresi ruhuyla ve adına ‘Genişletilmiş 2. İzmir İktisat Kongresi’ denilerek 1923’te alınan kararlardan da ilham alınarak milli iktisadi esasların yeniden kararlaştırılması ve güncellenmesi artık bir zaruriyet halini almıştır.
Bu kongre, aynı İzmir İktisat Kongresi’nde olduğu gibi milli ruh ve siyaset üstü bir şuurla Cumhuriyetin 96. Kuruluş Yıldönümü olan 29 Ekim 2019’da başlayacak şekilde yeniden tertip edilmeli ve kongre delegesi olarak Türkiye’deki tüm üretici kooperatiflerinden, belediyelerden sanayi-tüccar temsilcilerine, bankalara, işçi örgütlerine, oda ve borsalardan il, ilçe ve bölge ayırmaksızın tüm ülkedeki kalkınmanın yapı taşı olan çiftçi temsilcilerine, ekonomi uzmanı ve finans çevrelerinden türlü isimlere kadar geniş bir yelpazeyi kapsamalıdır.
Ulusal Kongre olacak olması münasebetiyle de tertip edilecek kongrede, siyaset üstü bir şuurla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iktisadi anlamdaki ana omurgası yeniden güncellenmelidir. ‘Ekonomide 2023 ruhu’ temasına atfen milli seferberliğin vücut bulacağı ‘Genişletilmiş İzmir İktisat Kongresi’ne 2023 kongre delegesiyle birlikte ayrı ayrı katılımcı grupları da davet edilmeli, 15 günlük kongre süresi dahilinde oluşturulacak olan çalışma masalarındaki sınıflandırma ve gruplandırmalara göre de Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Kuruluş Yılı perspektifleri doğrultusundaki iktisat esasları belirlenmelidir.
Son söz olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kongrenin açılışında sarfettiği su sözleri de yinelemekte yarar var diye düşünüyorum;
“Efendiler, uzun gafletler ve derin umursamazlık ile geçen yüzyılların, iktisadi yapımızda açtığı ağır yaraları, onarmak ve çarelerini aramak, memleketi topyekûn imara; milleti refah ve saadete eriştirme yollarını bulmak için yapacağımız çalışmanın başarı ile sonuçlanmasını dilerim. Tam bağımsızlık için şu prensip vardır: Milli Egemenlik, ‘Ekonomik Özgürlük’ ile pekiştirilmelidir”
Unutmayın Atatürk bu sözlerini şu sebeple söylüyor çünkü çok iyi biliyor ki; Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamayacak ve az zamanda sönecektir.