Efeler diyarı Aydın'ımız, yıllardan bu yana sahipsizliği bir yana kendi özbeöz hazinelerinin üzerinde uyuyan bir dev gibi öyle atıl vaziyette duruyor ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Düşünün; Bir yanda dünyanın her bir köşesine ihracat yoluyla gönderdiğimiz ilimizin sembol değeri incirimiz ve incir ile birlikte Avrupa Birliği Coğrafi İşaret tescilli kestanemiz, diğer yandan Kuşadası ile Didim’de masmavi denizimiz, verimli ovalarımız, antik kentlerimiz ve daha nicesi, dünden bugüne ne denli esaslı ele alınarak tam manasıyla değerlendirebilmiş ki…
Tüm bu zenginlikleri rafta tozlanan kitaplar gibi öylece duran Aydınımızda en basitinden dönemsel olarak temcit pilavı gibi birilerince ısıtıp ısıtıp sürülen Çıldır Havalimanı meselesini ele alalım örneğin. Yıllardır sivil uçuşlara ve kargo taşımacılığına açılması için adeta çırpınıyoruz. Kimileri bunun açılmaması için çıldırıyor da… Ama bir arpa boyu yol katedilebilmiş mi? Ne gezer! Sanki birileri "Aydın turizm cennetine dönüşmesin", “Bu ilde üretilen ürünler katma değer kazandırıp ihracat yoluyla dış ülkelere gönderilemesin” diye yemin etmiş gibi.
Neyse bu Çıldır Havalimanı konusu girersek bu yazıda işin içinden çıkamayız. Çünkü işin içinde gerek bürokratik ve gerekse de dünden bugüne çok farklı bir takım gerekçeler olduğu da kısmen ortada.
Mesela Aydın’ın tanıtımın yeterli olup olmadığına dönük baktığımızda öyle bir garabet durum ortadaki ne sizin sorun ne ben söyleyeyim. Bu konuda ilin erkleri özellikle iktidar milletvekilleri ne kadar aktif bir rol üstlenebilmiş diye sorguladığımızda da cevap ortada; Koskoca bir hiç! Eğer böyle olmasaydı en azından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen pasaportlarda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan, hacmi ve ev sahipliği yaptığı eserlerle Efes Antik Kenti’ni bile gölgede bırakan Afrodisias Antik Kentimiz de yer alırdı ama nerede?
Ben bu yazıda esasen şimdilik yerel yönetimlerden Aydınlılara kadar üzerimize ataleti, pasif yaklaşımları bir türlü silkinip kendimize gelememeyi, ortak akıl geliştirememeyi özeleştirisel düzlemde ele almaya çalışacağım.
Öncelikle bu ildeki tüm belediye başkanlarımız ve hatta kol indirip kol kaldırmak dışında işlevi olmadığından dem vurulan meclis üyelerimiz; Sizlere sesleniyorum. Lütfen artık şu "benim partim, senin partin" kavgasını bırakıp, “Gemimi yüzdüreyim, imar ruhsatı işlerini çözdüreyim. Aydın ne olursa olsun” kolaycılığından sıyrılıp yarınlar adına sorumluluğunuzun farkına vararak halkın sizi ne için seçtiğine şartlanın!
Şunu bir an bile aklınızdan çıkarmayınız ki Aydın'ın geleceği söz konusuysa, hepimiz aynı takımdayız. Gelin, bu Aydın’ın yarınları için kimin derdi varsa ortak akılla hareket etmeyi bir kez de olsa deneyin.
Aslında zaman zaman şunu sorgulamıyor da değilim; İlimizde Aydın Büyükşehir Belediyesi ile birlikte tüm ilçe belediyeleri dahil, üniversite, ticaret odaları ve tüm STK'ları bir araya getiren bir platform dünden bugüne neden kurulamaz? Aydın için hayalleri gerçeğe dönüştürecek bir beyin takımı neden bir türlü bir kereliğine bile olsa vücut bulamaz? Cevap; Aydın yerinde saysın, birileri için “Az olsun öz olsun yeter ki bizim olsun” mantığı daha fazla hüküm sürsün diye mi?
Gelinen noktada ilimizin bazı büyük hacimli STK'larının muktedir yöneticilerine de bir çift lafım var. Sizler bir bakıma yerinde üstlendiğiniz görev icabı toplumun gözü, kulağı ve yerinde tutunduğu bir dalısınız ama ne yazık ki çoğu zaman sesiniz cılız çıkıyor. Daha aktif, daha katılımcı olmalısınız. Yerel yönetimleri ve siyasetçileri sıkıştırarak, “Aydın için ne yaptınız? Aydın için ne yapıyorsunuz, ne yapacaksınız” diye hesap sormaktan da artık kaçınmamayı öğrenmelisiniz.
Gelelim siyaset kurumuna; Ey Aydın’ın milletvekilleri! Ankara'da sadece parti politikalarını savunmak için mi varsınız? Aydın'ın sorunlarını, taleplerini, dünden bugüne çözülemeyen kronik sorunlarını meclis kürsüsünden sıklıkla haykırmaktan bir an bile geri durmamalısınız. Çıldır Havalimanı için, tarım politikaları için, turizm yatırımları için eş dost alışverişte görsün diye değil Aydın’ın aydınlık yarınları adına sesinizi daha gür yükseltin. Siyasi ikbal hesaplarınızdan ziyade yarının çocuklarını da düşünerek girişimlerinizi daha sıklaştırın.
Ve değerli hemşerilerimiz Aydınlılar; Bu şehrin asıl sahipleri. Sizler tamam bu ilimizin sınırları içerisindeki Afrodisias Antik Kenti’nden de bihabersiniz, Milet Antik Kenti, Apollon Tapınağı, Magnesia Antik Kenti, Priene Antik Kenti umurunuzda da değil tamam ama sırf daha popüler diye bu İzmir’deki Şirince’ye gidip gelmeye de bir kereliğine ara verin. Bu ilin tarihi güzelliklerinin farkına varıp, ‘Meğer biz nasıl bir cennette yaşıyormuşuz’ diye esaslıca bir kendinize gelin!
Haydi bunu da geçtim; Bu ilin bazı sorunlarına sizler de vakıfsınız. Peki neden, “Nasılsa bir şey değişmez” deyip kenara çekiliyorsunuz? Sosyal medyada, sokakta, her yerde Aydın'ın potansiyelini artık daha fazla konuşmanın, tartışmanın ve fikir üretmenin vakti geldi de geçiyor da.
Bakın, komşumuz Muğla nasıl dünya markası oldu. İzmir ve Denizli nasıl her geçen gün büyüyor? Biz neden geride kalıyoruz? Jeotermal kaynaklarımız var, neden sağlık turizmine açmıyoruz? Antik kentlerimiz var, neden bir "Aydın Tarih Rotası" oluşturmuyoruz? Bunları arada bir kendi kendinize sorgulayın ve birileri seçim dönemlerinde oy istemeye geldiğinde toka etmeden önce de tokat gibi sorularla hesap sormasını bilin!
Netice olarak yarın çok geç olabilir ve biz çocuklarımıza; "Bir zamanlar Aydın çok güzeldi, ama biz onu değerlendiremedik" diye anlatmak zorunda kalabiliriz. Kaldı ki düne kadar Denizli ile Aydın kıyaslandığında ve hangi il daha öndeydi diye sorgulandığında neresi öne çıkıyordu bunu da eskiler daha iyi bilir!
“Gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü” olan Aydın’ın bir gün üzerinde yaşayanlarca samimiyetle sahiplenmesi dileğiyle sağlıcakla kalın!