Aydın'da yerel seçimlerin ardından 3 ay geride kalmak üzere. Seçim döneminde verilen vaatleri yerine getirme noktasında ekonomik darboğaza sığınılarak henüz en ufak bir adım atılamamasının yanı sıra kimi belediyelerde eski yönetimle hesaplaşma adı altında süregelen bazı polemikler de yer yer doz artırımına gidilerek ısrarla sürdürülüyor. 

Adına ‘Devr-i Sabık’ dediğimiz bu süreç, kimi belediyeler için ne denli daha tüm yönleriyle devam eder bilemeyiz ama vizyonu olmayanın geçmiş yönetimle hesaplaşmaktan geri adım atmayacağı, hatta iş bilmezliği, proje üretememeyi, bir arpa boyu yol katedememeyi, ‘Eski yönetimden enkaz devraldık’ edebiyatına bağlayıp yan gelip yatma yoluna gideceği de gören gözler için aşikar duruyor. 

Gelinen süreç itibariyle kimi belediyelerin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkladığı 'Tasarruf Tedbirleri'ni gerekçe göstererek bazı projeleri erteleyerek hatta hiç ele almamaya hazırlandığı da artık iyiden iyiye sırıtıyor. Bunun yanında geçtiğimiz günlerde gerçekleşen bayramlaşma programında ABB Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun bu anlamda gerek kendi partilileri gerekse de Aydın'daki AK Parti'li diğer belediyelere de verdiği ince mesajsa ortada; "Tasarruf tedbirlerine sığınmayacağız"

Bu demek oluyor ki kendisi açıkladığı tüm projeleri bir bir hayata geçirecek. Umarım bunu başaracak mali bütçeyi, doğru planlamayı, uygun ekibi vakit kaybetmeden dizayn ederek hem Aydın'daki ilçe belediyelerine hem de ülkeye örnek olur ama işi kolay değil bizden söylemesi. 

Bunun yanında Aydın’da Büyükşehir Yasası ile birlikte gelişen ve değişen siyasi kültüre de bakıldığında, dünden bugüne pasif bir ana muhalefet anlayışı Aydın’da yerel yönetim anlamında iyiden iyiye kök salıyor. Bu öyle bir işlevsiz kök ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Yani ABB meclisinde havanda su döven, saçma sapan çıkışlarla suyu bulandırıp esaslı bir sorgulama mekanizmasını hayata geçiremeyen bir iradenin seçim döneminde Çerçioğlu’nun vaat ettiği bir takım projelerin akıbetinin ne olduğu ya da ne olacağını hangi esaslı duruşla sorgulayabileceği de bu anlamda bana düşündürücü geliyor. 

Pasif ana muhalefet demişken şunun altını çizmekte de yarar var; Aydın’da ciddi anlamda iktidarın kol kanat geren bir ruh ve mantaliteyle ilin sorunlarına dünden bugüne tam anlamıyla sahip çıkamadığı da gören gözler için ortada. Bu bakımdan bu dönem ‘Eş dost alışverişte görsün’ türünden zaman zaman geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi yerel iktidara yönelik AK Parti cephesinden kısık sesler işitmesine işiteceğiz ama ne kadar tesirli olabilecekler orası da muamma. 

Gelinen süreç itibariyle partilerde yerel seçimlerin ardından iyice ayyuka çıkan parçalı siyasi yelpazeler de siyasi kulislerde konuşulan konuların ana gündem maddelerinden biri haline gelmiş durumda. Aydın’da aynı partili olmalarına rağmen karpuz gibi ikiye bölünen, hizipleşilen bir sürece de halihazırda tam anlamıyla girmiş bulunmaktayız. Bu durum yerel yönetimler noktasında gerek CHP, il ve ilçe teşkilatları kongreleri öncesinde de gerekse AK Parti’de artık keskin çizgilerle görülebiliyor. Bu hizipleşmeler Aydın’a ne kazandırır derseniz; Koca bir hiç! Ortak aklın, paydaş duyarlılığın, ilin ali menfaatlerinin değil başka başka ikbal hesaplarının gözetildiği bir ortamda görünen o ki kaybeden Aydın olacaktır ama gelgelelim kime ne anlatsak boş!  

Neyse bu bahsi şimdilik es geçelim; Esasen bu yazıda en başında söylemek istediğimi sona sakladım; Öyle ki aslında dar bütçelerle belediyecilik yapmak ciddi anlamda zor olsa da tarihe ve günümüze dönük bakıldığında çok sayıda örnek bize göstermektedir ki, doğru planlama ve kararlı liderlikle imkansız olarak görülen projeler öyle ya da böyle hayata geçirilebilir. Tam da bu noktada Aydın'daki belediyelere de örnek olabilecek, uygulandığı yerlerde başarıyla karşılık bulmuş bazı yerel yönetim projelerine göz gezdirmekte ve hatta esinlenmekte yarar var diye düşünüyorum. 

Bir sonraki yazıda araştırmalarım sonucunda Aydın’daki bazı ilçelerde de kolaylıkla uygulanabileceğini düşündüğüm bu projelerden bazılarını ele alacağım. Belki birileri okuyup dikkate alır, sahiplenir ve benimser. Bize düşen bunları aktarmak, istifade eden eder etmeyene de bir sözümüz yok vesselam.

Sonuç olarak yerel yönetim, her bireyin günlük hayatına dokunan görünmez bir elden de öte aslında bir şehrin dünü, bugünü ve geleceğine dönük refahının da tüm yönleriyle en büyük teminatıdır. 

İlimizdeki tüm belediye başkanlarının bir gün bu mantaliteyle liderlik yapabilmesi dileğiyle sağlıcakla kalın.