Gelenek, bir kültürde daima var olan, nesilden nesile aktarılan sözlü anlatılardır. Düğünlerden tut, doğumlara kadar. Çocuğun kız olmasından tut erkek olmasına kadar. Masallardan, hikayelerden, fıkralardan, efsanelerden tut manilere, ninnilere kadar. Yemek yapma ve yemek yeme kültürümüz. Nazar değdiğinde kesilen bir hasır, takılan bir nazar boncuğu. Yağmur yağması için edilen toplu bir dua. Acı acı söylenen, haykırılan türküler.
Mesela; bebekken eli daima açık olan cömert olur, denilir. Uslu olan bir bebeğin annesi, yaramaz olan bir çocuğu emzirirse çocuk uslu olur; denilir.
Bütün bunlar bizim zengin bir kültürümüz olduğunun göstergesidir.
Göbek bağı da o geleneklerimizden biridir.
Bu bağ ile bebeğin geleceği arasında ilişki kurulmaktadır.
Peki neydi bu bağı? Okusun diye en iyi okullara, imam olsun diye camiye, devlet adamı olsun diye devlet dairelerine gömülen bir kordon. Evde becerikli olsun diye evin damına saklanan, denizci olsun diye denize atılan bir bağ.
Peki iyi bir insan olsun diye nereye gömeceğiz veya nerede saklayıp, nereye atacağız bu göbek bağını?
Ya da ne takacağız boynumuza? Kim emzirecek bizi?
İyi bir insan olmak için hangi duayı edeceğiz?