Merhaba Değerli Okuyucular.
Önceki bölümlerde, okumanın, insanlara kazandırdığı değerlerden bahsetmiştik. Yazımızı, kaldığımız yerden sürdüreceğiz.
***
Okuyan İnsan Düşünce Üretir:
Okuyan insanın bir düşüncesi olur, kendisi düşünce üretebilir. Bilgi ve kültür düzeyi artar ve yükselir. Eğitim ve öğrenim durumu ne olursa, karşılaştığı her kesimden insanlarla her konuda konuşabilir ve tartışabilir. Bir toplumda konuşma ve tartışmalara katılır, bir kenarda suskun durumda oturmaz.
***
Okuyan İnsan Sorgular:
Her canlı ve özellikle de insan, çevresinde olup bitenleri merak eder ve inceler, olayların neden ve nasıl oluştuğunu sorgular, araştırır. Doğada hiç bir olay nedensiz oluşmaz, mutlaka bir nedene dayanır. Her olay ve olguda, mutlaka bir neden – sonuç ilişkisi vardır. Yaşadığımız gezegen Dünya’ da geçerli, bildiğimiz ve alıştığımız Fizik Yasaları vardır. Her olay, bu fizik yasalarına uygun olarak oluşur. Fizik Yasaları başka gezegenler ya da sistemler için farklıdır.
***
Eğer, insanlar etrafında olup bitenleri sorgulamasalar ve nedenlerini araştırmasalardı, bilim bugünkü düzeyine ulaşamazdı. Okumayan, düşünmeyen ve sorgulamayan bazı kimseler, her işin nedenini, dini gerekçelerle akıl ve bilim dışı sözlerle açıklamaya çalışırlar. Onlar derler ki; “ Allah’ izni olmadan yaprak kıpırdamaz .” Allah ,yaprağın kıpırdaması için fizik yasaları koymuş , bir nedene bağlamış. Ya rüzgar eser, yaprak kımıldar, ya da bir varlık ağaca değer ve yaprak kıpırdar.
***
Sorgulamayı, insan ilişkileri bakımından ele almakta da yarar vardır. İnsan ilişkileri de, mutlaka bir neden sonuç ilişkisine dayanır. İnsan ilişkilerinde, güçlünün, zayıf olanı egemenliği altına almaya çalıştığını, ezdiğini ve sömürdüğünü, istismar ettiğini görürüz.
***
Okuyan insan gördüğü ve duyduğu her şeyi sorguladığı, sorgulamadan inanmadığı için birey olsun toplum olsun, karşısındakine güvenmez, önüne konanların bir tuzak olabileceğinin farkında olur.
***
Eğer, idare edenler, kendilerine sunulan, görünüşte son derece cazip tekliflerin aslında, son derece korkunç birer tuzak olabileceğinin farkına zamanında varabilselerdi, ülke olarak bugün bu olumsuzlukların hiç birisini yaşamamış olacaktık.
***
Tarihte, bu tuzaklara ve bu tuzaklar vasıtasıyla çok zor durumlara düşürülmüş bir çok kişi vardır.
***
Okumamış ve bilgisiz bırakılmış toplumlar, yönetilmez, güdülür. Çünkü, bilgiden ve bilimden yoksun bırakılmış toplumlar düşünmez ve sorgulamaz, kendisine anlatılanlara, yanlış da olsa inanır.
***
Olaylarda, sebep-sonuç ilişkisi olduğundan bahsetmiştim. Ancak, düşünerek sorguladığımda, birçok olayın sebeplerinin, başta olayın sebepleri olarak bize anlatılanlar ve gösterilenler olmadığını, gerçekte tamamen başka nedenlerinin olduğunu, bir olayın sebepleri olarak, gösterilenlerin asıl amacı gizlemeye ve hedef saptırmaya, kamuoyunu yanıltmaya yönelik ikincil sebepler olduğunu anlıyorum. O halde, olaylarının nedenlerinin ne ve neler olduğunu, olayların sonuçlarına bakarak değerlendirmeli ve anlamalıyız.
***
Hepimiz 1. ve 2. Dünya Savaşlarının çıkış nedenleri olarak bize anlatıldığı gibi olmadığını savaşların sonunda ortaya çıkan yeni oluşumları değerlendirerek yorumlamalıyız.
***
1. Büyük Savaşın sonunda, Filistin dahil, zengin petrol yataklarına sahip toprakları kaybettik. Bu topraklar, başta İngiltere ve Fransa gibi büyük emperyal güçlerin eline geçti ve İngilizlere terk edilmek zorunda kalınan topraklara yoksul ve niteliksiz, sıradan Yahudiler göç ettirildi.
***
2. Büyük Savaşın sonunda, ilk büyük savaşta yarım kalan ve tamamlanamayan olaylar gerçekleştirildi. Avrupa’yı terk etmek ve bulundukları konumu kaybetmek istemeyen, tüccar ve varlıklı Yahudiler, Filistin topraklarına göçe zorlandı ve zorla göç ettirildi. Filistin’de, yeterli Yahudi Nüfus sayısına erişilince de, Şehit Türk evlatlarının kanlarının aktığı o topraklar üzerinde bir Yahudi Devleti, İsrail kuruldu.
***
Demek ki, bu büyük savaşların çıkış nedenleri, bizlere anlatıldığı gibi değilmiş. Bu durumu, bir değil birkaç kaynaktan okuyanlar, sorgulayanlar ve muhakeme edenler yorumlayabilir.
***
Esen Kalın.
***