Merhaba Değerli Okuyucular.

Hem mesleğim gereği hem de kendi kişisel öğrenme ve bilme isteğim nedeniyle Güzel Ülkemizin birçok yerini ve Avrupa‘da 20‘den fazla ülkeyi de gezdim ve gördüm. Gezdiğim yerlerin doğal güzelliklerini bir kenara bırakarak, kalkınmışlık ve gelişmişliğine, halkının yaşam alışkanlıkları ve kalitesine, bakacak olursak, çok farklı oluşumlar görürüz. Bunların nedeni de elbette, o yerin ya da bölgenin kalkınmışlığı ve gelişmişliği ile ilgilidir.

***
Ülkemizde bazı yerlerin ve şehirlerin kalkındığını ve geliştiğini, bazılarının ise hiç gelişmediğini ve kalkınamadığını görürüz.

***
Bunun nedeni nedir? Neden bazı yerlerimiz hammadde ve enerji yokluğuna ya da kıtlığına rağmen kalkınmış ve gelişmiş iken, bazı yerlerimiz hammadde ve enerji bolluğuna rağmen neden geri kalmış ya da gelişememiştir?

***
Kalkınmış ve gelişmiş illerimizden bazıları, halkının çalışkanlığı, üstün gayreti ve dürüstlüğü sayesinde bunu başarabilmişlerdir. Denizli, Uşak, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Gaziantep, Adana, Eskişehir, Kayseri ve Niğde gibi illerimiz, bu şehirlerimize güzel birer örnektir. Bu şehirlerimiz, o yerin varlıklı ailelerinin, yaşadıkları şehre yatırım yapmaları, fabrika ve işletmeler kurmaları sayesinde gelişmiş ve kalkınmışlardır.

***
İstanbul, İzmir ve Mersin gibi illerimiz ise coğrafi konumları nedeniyle sahip oldukları liman şehri niteliğinde olmaları nedeniyle de kalkınmış yerlerimizdir.
Bir de Konya gibi, dini ve siyasi nedenlerle devlet tarafından desteklenerek kalkındırılmış illerimiz vardır.

***
Bu ayrıntıları bir kenara bırakarak, yazımın asıl çekirdeğini oluşturan Aydın‘ımıza dönelim.

***
İlk çağlardan ve Antin dönemlerden beri, çok zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahip olmasına rağmen, Aydın neden kalkınamadı ve gelişemedi?

***

Aydın, Antik dönemde tarihte altın ile gümüşü karıştırarak elektron olarak adlandırdıkları alaşımdan parayı ilk bulan ulus olarak bilinen Lidya‘nın gelişmiş bir ticaret kenti idi. Lidya sınırları Büyük Menderes nehrine kadar uzanıyordu. Büyük Menderes nehrinden itibaren de Karya Ülkesinin sınırları başlıyor ve Sisam, İstanköy adalarını da içine alan bölgeyi kapsıyordu.

***
Aydın‘ın, kuzeyinde Aydın Dağları, güneyinde Beşparmak dağları ile Madran Dağları ve güneybatı uzantısında Menteşe Dağları yer alır.

***
Aydın ilimizi çevreleyen bu yükseltilerin ortasında, Denizli ilimizden itibaren Büyük Menderes nehri boyunca Menderes nehri deltasına kadar uzanan bölgede, tümü Aydın Ovası olarak bilinen, verimli ve bereketli Çine, Koçarlı, Söke Ovaları Aydın Ovası yer alır.

***
Tanrı, Aydın Ovasına her türlü nimetlerinden bolca bahşetmiştir. Aydın dağlarının 700 metreden itibaren yüksek kesimlerinde nem oranının yüksek oluşu nedeniyle, ülkemizin ve belki de dünyanın en yüksek nitelikli kestanesi yetişmektedir.

***

Ancak, gelin görün ki, önceki yazımda da değindiğim gibi Aydınımızın süsü, Aydın Efelerinin ana geçim kaynaklarından birisi olan canım kestane ağaçları kurumakta ve yok olmaktadır.

***
Bunun yanı sıra, Aydın’ da üretilen kestane, Bursa‘ya gidip kestane şekeri oluyor ve Aydın’a geri dönüp dört beş katı fiyata “Bursa Kestane Şekeri“ adı ile satılıyor.

***
Aydın’da yetişen kestaneyi işleyip kestane şekeri haline dönüştürecek ciddi bir işletme halen mevcut değil Aydın‘da.

***
Aydın Ovasında en üstün nitelikli pamuk yetişir ancak Aydın’ da işlenmez, ya İzmir Limanından ihraç edilir ya da Denizli‘ye gönderilir. Denizli‘de işlenir, iplik olur, kumaş olur, giysi olur, Aydın‘a geri döner ve yüksek fiyata satılır.

***
Aydın Ovasında yetişen pamuğu işleyen, 2000 işçinin çalıştığı ve 10 000 insanın ekmek yediği bir Aydın Tekstil Fabrikamız vardı. O fabrikayı da bir şekilde kapattık hamdolsun

***
Ne demiş Şair Orhan Veli? “Beni, bu güzel havalar mahvetti. Böyle güzel bir havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden“ Başka söze gerek var mı bilmiyorum? Aydın Tekstili de Bu Güzel Havalar mahvetti sanırım. Aydın‘ın kuzeyinden başladık. Güneyi ile yazımı sürdüreyim.

***
Aydın’ımızın Güneyi bir başka zengin. Tanrı, Aydın‘ın güneyinde Beşparmak Dağlarına da, Dünya’nın hiç bir yerine vermediği bir başka nimetini vermiş. Bu beyazlıkta ve yüksek nitelikte Feldispat ve kuvars‘ın Dünya’nın başka hiç bir yerinde olmadığı bilinmektedir.

***
FELDİSPAT ve hemen yanı başında KUVARS.
Testi, çömlek gibi, ilkel kap kacak, bildiğiniz gibi normal topraktan pişirilerek yapılır.

***
Onun bir üst kalitelisi olan SERAMİK, KAOLEN ( Arı / Saf ) kilden yapılır. Seramiğin daha kalitesi olan PORSELEN ise KAOLENDEN yapılır. Bir tabak, fincan vb eşyanın seramik mi porselen mi olduğunu, parmağımızla fiske vurarak ya da elimizde tartarak anlayabiliriz.

***
Fiske vurduğumuzda çelik sesine benzer ses verirse ve ağırsa porselendir. Kaba ve tok ses veriyor ve hafif geliyorsa seramiktir. Porselen, seramiğe nazaran daha sert, sağlam ve kırılgandır. Porselen kırıldığında, içi de dışı gibi beyaz görünür.

***
Seramik ise kaba, dayanıksız ve daha yumuşak dokuludur. Kırıldığında, içinin sarı renkli olduğu görülür.

***
Kütahya‘da da feldispat ve kaolen vardır. Kaolen zaten ya sarımtırak ya da grimsi renktedir. Feldispat çok beyaz renktedir. Kütahya’ da çıkarılan kaolenden sermik yapılmaktadır.

***
İster SERAMİK ister Porselen olsun tabak çanak, fincan gibi eşyaya sertlik ve dayanıklılık, beyazlık veren madde KUVARS tır.

***

Eşya yapıldıktan ve kuruduktan sonra, öğütülerek koyu bulamaç haline getirilen kuvarsın içine daldirirlp tekrar kurumaya bırakılır. Kuruduktan sonra fırınlarda pişirilerek sertlik ve dayanıklılık kazandırılır.

***
Hergün mutfağımızda lokantalarda, kafelerde kullandığımız bu eşyalar hakkında bilgi vermeyi yararlı gördüm.

***
Meselenin bizi, Aydın’ı ve Aydınlıyı ilgilendiren asıl yönüne gelecek olursak, bu güzel hammaddemiz Aydın‘da, Ülkemizde işlenmiyor ve çeşitli Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor, ihraç edildiği ülkelerde işenerek mamul madde haline getiriliyor ve ülkemize ithal edilerek çok yüksek fiyatlardan satılıyor.

***
Feldispat ve kuvarsın, bu iki hammaddenin yurtdışına ihraç edildiğini, Beşparmak Dağlarındaki köylerde yaşayan herkes “Beyaz Maden“ olarak bilmektedir. İhracat Aydın Garından trenlerle İzmir limanına ya da yatağından alınarak tırlarla Milas Güllük Limanına götürülmekte ve oradan da gemilerle Yurtdışına gönderilmektedir.

***
Birinci Dünya Dünya Savaşına kadar Almanya toprağı iken 1. Dünya Savaşının sonunda yapılan Versay Antlaşması ile Çekya’ya bırakılan BOMEMYA Bölgesinde işlenir, çok ince, narin biblolar, vazolar, çeşitli mutfak eşyaları haline dönüştürülür. Aydın Feldispatının en önde gelen ithalatçıları Almanya, Polonya, Fransa, Slovakya gibi ülkelerdir.

***
Tanrının bize bahşettiği bu güzel Feldispatı biz neden işlemiyoruz? Biz, Aydınlılar Çekler kadar olamaz mıyız? Kafamız Çekler‘in kafası kadar çalışmıyor mu? Yok mu Aydın’a bir öncü bir lokomotif?

***
Aydın Ticaret Odası, Sanayi Odası, Esnaf Odası ne iş yapar? Aydın‘ın varlıklı iş insanları ne yapar ?

***
İşte. Gene aynı meydana çıkıyor bütün yollar. “Beni, bu güzel havalar mahvetti“

***
Gelecek yazımda, Ülkemizin İlk Demiryolu neden İzmir Aydın arasında yapıldı?

***
Bu konuyu yazmak istiyorum. Saygılarımla.

Esen Kalınız.

***

DİĞER YAZILARI