Polikistik over sendromu kesin sebebi net bilinmeyen dünya üzerinde yaklaşık % 8.7 -17.8 oranında üreme çağında kadını etkileyen en sık görülen endokrinolojik bozukluktur. Güncel bilimsel çalışmalarda birçok fenotipi bildirilmesine rağmen tanı kriteri olarak Rotterdam tanı kriterleri kullanılır buna göre; Kronik yumurtlayamama( anovulasyon) ve buna bağlı olarak adet düzensizliği adet olamama(amenore) yada uzamış adet döngüleri(oligomenore), klinik yada laboratuar olarak hiperandrojenizm bulguları kıllanma(hirsutizm), erkek tipi saç dökülmesi, akne, laboratuar da artmış testosteron DHEASO4, androstenedion ve ultrasonografide overlerin polikistik görünümü [2-9 mm çapında ≥ 12 folikül ve/veya ≥10mL over hacmi (0,5 x uzunluk x en x kalınlık) bu görüntü sendromun bir parçası olarak tek bir overde görünmesi yeterlidir] tanı kriterleridir.
Polikistik over sendromu jinekolojik yakınmaların yanı sıra sıklıkla yumurtlama problemlerine sekonder infertilite (kısırlık) ve uzun vadede bazı metabolik bozukluklar ile birlikte seyreder. Bunlar; Obezite, insülin direnci, lipid metabolizma bozuklukları, tip 2 diabet ve bunların kombinasyonu olarak görülen metabolik sendromdur. Bunların uzun vadede korkulan komplikasyonu ise kardiyovasküler hastalıkların görülmesinin artışı olarak karşımıza çıkar ( ani kalp krizi, kalp damarlarında tıkanıklık, inme vb.)
Polikistik over sendromu semptomları ilk olarak adolesan çağında ortaya çıkmaya başlasa da yapılan bilimsel çalışmalarda anne karnındaki çevrenin etkisi ve genetik faktörlerin de etkisini gösterilmiştir. Yine anne karnında yüksek androjen hormonlarına maruziyet, etnik köken ve sosyoekonomik durum ve beslenme alışkanlıkları da diğer sebepler arasında sayılmaktadır.
Güncel çalışmalar sendromun patogenezinde insülin direncinin rol aldığını ifade etmektedirler. İnsülin LH hormonuna benzer şekilde etki ederek yumurtalıklardan androjen salınımını arttırmaktadır. Bir diğer suçlanan mekanizma ise böbrek üstü bezinde defektif olarak üretilen androjendir. Bu fazla miktarda üretilen androjenler yumurtalıklardaki yumurtaların üreme fonksiyonu kazanamadan kalmasına (atrezi) sebep olmaktadır. Bu da yumurtalıklarda gelişimini tamamlayamayan folliküllerin oluşturduğu polikistik görünümün temel sebebidir. Bu durum uzun vadede yumurtlayamama (anovulasyon) ve infertilite (kısırlık) ye yol açar. PKOS hastası kadınların %40’ı yumurtlama bozukluğuna bağlı olarak infertildir. Bu sendromun bir diğer önemli etkisi ise androjen yükünün aromataz enzimi aktivitesi ile sürekli östrojene çevrilmesi sonucu sürekli karşılanmamış bir östrojene maruziyettir. Bu durum uzun vadede meme ve rahim kanseri için risk faktörü oluşturur.
Tanısı yukarıda bahsedildiği gibi Rotterdam tanı kriterleri ile konulur bunun yanında mutlaka diğer endokrinolojik hastalıklar ekarte edilmelidir (troid hastalıkları, cushing sendromu, konjenital adrenal hiperplazi, hiperprolaktinemi gibi)
Polikistik over sendromu olan hastalarda bir diğer klinik anormallik artmış hipertansiyon sıklığıdır (%40) bununda ana sebebi insülin reziztansı olarak gösterilmektedir. Sistolik arterial hipertansiyon sıklıkla görülen hipertansiyon şekli olup uzun dönemde PCOS hastalarında görülebilen kalp damar hastalıklarında additif etkisi olacağı kesindir. Bu sebeple Polikistik over sendromu olan hastalar genç yaşlardan itibaren hipertansiyon açısından da taranmalıdırlar.
Güncel bilimsel veriler ile polikistik over sendromlu hastalar fenotipik özelliklerine göre gruplandırılması önerilmektedir Buna göre;
• Fenotip 1 (Klasik PCOS) ; Hiperandrojenizm, polikistik over görünümü, kronik yumurtlama problemleri( anovulasyon)
• Fenotip 2; Hiperandrojenizm, yumurtlama problemleri(kronik anovulasyon) normal over görünümü
• Fenotip 3: Hiperandrojenizm, adetler düzenli yumurtlama var , overlerde polikistik görüntü
• Fenotip 4: Normoandrojenizm(kıllanma, erkeklik hormonlarında artış yok), yumurtlama problemleri(kronik anovulasyon), overlerde polikistik görüntü
Bu fenotipler içerisinde fenotip 1 ( klasik tip PCOS) en sıklıkla görülür.
TEDAVİ
Polikistik over sendromu olan hastalarda major tedavi yaşam tarzı modifikasyonu düzenli egzersis ve kati olarak kilo verilmesinin sağlanmasıdır. Bu durum anovulatuar süreci yavaşlatacak ve geri dönüştürecek en önemli tedavi metodudur. Mevcut kilonun %5-10 unun kaybedilmesi yumurtlamanın oluşması ve buna sekonder adet döngüsünün yeniden kazanılmasını sağlayabilir. Bu durum polikistik over sendromunda major risk faktörü olan insülin direncini de azaltarak ileri yaşlarda gelişebilecek tip 2 diyabet, hipertansiyon, inme ve kardiyovasküler hastalıklar gibi sorunların oluşma olasılığını da azaltmaktadır. Bunun dışındaki tedaviler semptomları gidermeye yöneliktir. Hasta gebelik istemiyor ise oral kontraseptifler ile adet döngüsünün düzenlenmesi bunun yanında insülin duyarlaştırıcı ajanların kullanımı tedavinin temelini oluşturur iken çocuk istemi olan hastalarda tedavi yumurtlamayı sağlayıcı tedavilerdir.
1. Klomifen sitrat ile yumurtlamanın uyarılması
2. Gonadotropinler ile yumurtlamanın sağlanması
3. Dirençli vakalarda ovarian cerrahi (drilling)
4. IVF tüp bebek tedavilerini içerir
Klomifen sitrat oral kullanılması ucuz olması ve sık monitorizasyon gerektirmemesi sebebi ile tedavide ilk kullanılacak ajandır. Hastanın yaşı ve vücut kitle indexine göre değişmekle birlikte standart doz 50 mg/gün şeklinde adetin 2-5. Günü arasında başlanır.(5 gün kullanılır) Önerilen maximum doz 150mg/gündür. En fazla 6 siklus uygulanması önerilmektedir. 6 siklus tedavi sonrası kümülatif gebelik oranları %50-60 dır. Sıcak basması, baş ağrısı ve görme ile ilgili şikayetler yan etkileri olup çoğunlukla iyi tolere edilen ilaçlardır.
Polikistik over sendromlu hastalarda ovulasyon indiksüyonunun temel amacı fertiliteyi sağlamak ve tek bir gebelik elde etmektir. Bu amaçla kullanılan Gonadotropin dozları mümkün olan en düşük dozlarda ve gerektiğinde kontrollü artış sağlanarak uygulanmalıdır.6 dan fazla deneme yapılması önerilmemektedir. Bu hastalarda sıkı yumurta takibi ve gerekirse kan estrojen seviyelerinin ölçümü oluşabilecek çoğul gebelikler ve yumurtalıkların aşırı uyarılması ile seyreden ovaryan hiperstimulasyon sendromu gelişimi açısından çok önemli ve gereklidir.
Ovarian drilling kapalı cerrahi (laparoskopik) olarak overlere uygulanır. Ana endikasyon klomifen direçli polikistik over olgularıdır. Kimlere önerilir? Spontan sikluslarda ve klomifen tedavisi sırasında persiste eden LH yüksekliği olan hastalara önerilebilir. Drilling tedavisi klomifen resistant vakalarda gonadotropin tedavisine alternatiftir.
Yukarıdaki tedavi metodları ile gebe kalamayan hastalarda tüp bebek tedavisine geçilir. Tüp bebek tedavilerindeki yeni gelişen stratejiler ve embriyoların dondurularak rahim ve yumurtalıkların dinlendirilmesi yöntemleri ile polikistik over sendromlu hastalardaki gebelik oranları yükselmekte ve komplikasyonlar önlenerek başarılı sonuçlar alınmaktadır.