Kısıtlamalardan etkilenen bir diğer sektör film sektörü oldu. Sinemaya gitmek bir içerik tüketimi değil, kültürel gelişimi artıran bir deneyim olarak adlandırmalıyız. Bir süredir sinema salonları pandemi dolayısıyla kapalı. Geçirdiğimiz bu sürecin artan vakalar nedeniyle yakın zamanda salonların açılmasını engelleyecek gibi. Her ne kadar evlerimizde film izlesek bile sinema salonlarında izlediğimiz filmlerin yerini tutmuyor. Sinema salonunda film izlerken öndeki seyircinin cep telefonundan yansıyan ışık, patlamış mısır paketinin hışırtısı, hep birlikte kahkahalar atmak… Artık sinemanın yolunu tutmak bir ihtimal mi?
İnsanların birbirinden iki metre ayrı kalınca içlerinin rahat ettiği şu günlerde, birkaç insanımızı bir sinema salonunda yeniden bir araya getirmek eskisi kadar kolay olmayacak. Hal böyle olunca sosyal mesafeli, ekstra hijyenle, bu süreç ortaklaşa izlenen bir sanatı artık değiştiriyor olabilir mi? Bana sorarsanız değiştiriyor. Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi insanlar bu süreçte dijital platformlara rağbet gösterdi.
Sinemanın olanaklarından film izlemek dışında sosyalleşmekte buna dâhil. Şehir, kent ve kasaba gibi birçok yerlerde eskiden bu yana sinema mevcut. Bizim kültürümüzde insanlarla iç içe olmak, birlikte bir şeyleri yapmak çok önceden beri var. Kendimiz evde filmimizi izleyeceğimiz zaman bile yanımıza bir arkadaş arıyor ya da ailemiz ile izliyoruz.
Bizim yapabileceğimiz bu kısıtlamaları sürecin ardından geçmişten bu yana olduğu gibi bir şeyleri yerinde keşfetmeliyiz. Yani bir filmi izlenmesi gereken yerde izlemeli, o havayı solumalıyız. Evlerimizde gene film izleyeceğiz. Ancak sosyalleşme imkânımızı geri plana atmış olacağız. Evlere kapandığımız bu zor günlerde bir an önce yapmak istediklerimizi özgürce yapmamız ümidiyle.