10-16 Mayıs Engelliler Haftası bu yıl koronavirüs salgını engeline takılarak etkinliklerle kutlanamıyor. Aslında etkinliklerle andığımız bu haftayı daha çok yaptıklarımızla engelli vatandaşlara gösterecek olduğumuz anlayış, ilgi ve onların erişebilirliği ve ulaşılabilirlikleri ile ilgili çalışmalarda bulunmak farkındalık oluşturmak çok daha doğru olur diye düşünüyorum. Onlar için neler yapabiliriz mesela hemen bakalım, Otobüslerde onların biniş ve inişlerinde yolcuların ve sürücülerin daha hassas davranmaları, Belediye yol çalışmalarında bu yalnızca engeliler için değil insanlarında uyarıcı levha önlemlerinin alınması olmalı. Karşıdan karşıya geçerken engellilere herkesin yardımcı olması. Her birimizin bu konuda daha anlayışlı olması ve onların zor hayatlarını daha da zorlaştırmak yerine kolaylaştırmalıyız.
Engelsiz bir dünyayı hep birlikte el ele kurabiliriz. Onları iş yaşamına atılabilmeleri için kendi kazançlarını sağlamaları için neler yapabiliriz nasıl çözümler bulabiliriz bunları konuşmalıyız. Koca bir şehir ve alt geçit ile apartmanları ile belediyesi ile resmi kurumları ile giriş ve çıkışlarında engelli vatandaşlarımız için ne kadar kolaylıklar var bunları tartışmalı ve uygulamaya geçmeliyiz. Onların hayatın ritmini yakalamaya hakları var ve bizler bu hakkı onlara vermeliyiz. Her alanda kendini ispatlamış engelli vatandaşlarımız aslında kendilerinin bu hayata ne kadar tutunmak istediklerini bizlere gösteriyor. Çalışmak ve işe yaradıklarını bilmek her kesin hakkı olduğu gibi onlarında hakkı.
Empati kurabiliriz hepimiz birer engelli adayıyız aslında. Hiç düşünüyor muyuz bu ülkede yaşayan milyonlarca engellinin bizim yapmamız gerekipte yapmadığımız mimari düzenlemeler nedeniyle gençliklerini zamanlarını dört duvar arasında geçirmek zorunda kalıyorlar. Örnek verecek olursak bizler bir bebek arabasıyla yada bir bisiklet ile sokaklarda rahatlıkla gezebiliyoruz arabamızı rahatça park edebiliyoruz ve tüm bunları yaparken onların bunları yapmadıklarını düşünmeden empati kurmadan hayatlarımıza devam ediyoruz. Biz farkında değiliz ancak engelli dediğimiz insanlar aslında hepimizden daha çok engel tanımadan hayatlarına devam ediyorlar.
Allah korusun sağlığımız yerinde derken halbuki bu hayatta bizlerinde engelleri yok mu? Aşamadığımız başkaları yüzünden ilerleyemediğimiz acınacak durumda olduğumuz anlar var. Kısacası hayattan engellendiğimiz anlar olmadı mı illaki oldu peki ne yaptık pes mi etik hayır savaştık, azmettik, yılmadık başkalarına inat başardık onlarda savaşıyor ve onlarda hayatta kalmaya çalışıyor.
Kitap yazabilirim elim kolum olmasa da resim yapabilirim. Bende çalışabilirim senin gibi paramı kazanabilirim. Elim ayağım olmasa da bende yüzebilirim senin gibi. Hatta futbol oynanıp dünya şampiyonu olabilirim yani aramızda çok fark yok aslında yeter ki sen beni ötekileştirme, beni zavallı konuma sokma bana acıma. İşte anlatmak istedikleri bu aslında onların üzüldüğü şey engelin kendisi değil, engelleri nedeniyle maruz kaldıkları sosyal, toplumsal engellenmelerdir.
Engelli bir arkadaşımızın yazdığı mektuptan bir bölüm sizlerle paylaşmak istiyorum.” Ben engelliyim, bazen yürüyemeyen bir çocuk olarak çıkarım karşınıza. Yani dünya yanımdan geçip gidiyor; ama ben hareketsiz duruyorum. Siz gözlerimden okuduklarınızla, başka çocuklar gibi oturduğum yerden kalkıp koşmayı, oynamayı istediğimi biliyorsunuz. Size verilmiş şeyleri ne çok hafife alıyorsunuz! Raftaki oyuncaklara uzanmak istiyorum; ama uzanamıyorum. Birisinin yardımı olmadan almam da imkansız. Tuvalete gitmem lazım olduğunda bana uygun bir tuvalete ihtiyaç duyarım. Bunun olması da yetmez, yine sizin yardımınıza başvururum. Yemek yerken elimi kullanamam, sakarlık eder çatalımı düşürürüm, ağzımdan salyalar akarken et­rafıma veririm, gözyaşlarımı bile silemem, yardımınıza ihtiyaç duyarım. Bunun gibi daha birçok sayılabilir şeyler için yardımınıza muhta­cım. Benim size yapabileceğim en büyük iyilik; ömrümüzün, bacaklarınızın sağlam oluşundan, kendi becerilerinizle yaşayabilişinizden dolayı ne şanslı olduğunuzu görmenizi sağlamak. Bazen insanlar beni görmeyip geçiyorlar, ben ise onları her zaman fark ediyorum. Kıskançlık değil benimkisi, „özenmek“, ayağa kalkmaya, bir ayağı öbürünün önüne koymaya, bağımsız olmaya. Yürüyebilmenin, yiyebilmenin, okuyabilmenin hikmetini görüp şükretmenizi hatırlatırken, size uyanmanız gerektiğini gösteriyorum” üzerine çok da bir şey yazmaya gerek yok. Engelleri bizim kaldırdığımız ve hayatlarını kolaylaştırdığımız bir toplum olduğumuz günlere inşallah.Aramızda fark yok, Engel Sizsiniz.