Bu yazımızda son günlerde bize sıkça soru gelen ve kafalarında soru işaretleri olan anne ve çocuklar için Babalık Davası üzerine yazmak istedik. Bu davanın konusu nedir,hangi hallerde açılır, davayı kim açar ve Hangi süre içerisinde açmalıdır sorularına cevap bulmaya çalışacağız.

Türk Medeni Kanunu 282 nci maddesi gereğince çocuk ile anne arasındaki soy bağı doğum ile kurulur. Çocuk ile baba arasındaki soy bağı ise üç yolla kurulabilir. Bunlardan birincisi,
- Anne ile babanın evli olduğu sürede doğumun olması,
- Evlilik dışı doğan çocuğun baba tarafından tanınması
- Ve mahkeme kararıyla baba ile çocuk arasında soy bağının kurulmasıdır.

Babalık davası Türk Medeni Kanunu 301. Madde ve devamında düzenlenmiştir. Babalık davası, çocuk ile baba arasında soy bağını hâkim hükmü ile kurulmasını sağlamak amacıyla açılan davadır. Bu davayı anne veyahut çocuğun açma hakkı bulunmaktadır. Babanın tanıma hakkı olduğu için kendisine bu davayı açma hakkı tanınmamıştır.

Babalık davası eğer baba sağ ise babaya, eğer ki baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Babalık Davası kamu düzeninden bir dava olduğu için dava Cumhuriyet savcısı ve hazineye; anne tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anneye ihbar edilir.

Babalık davası çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Anne eğer ki bu davayı açmaya karar vermişse çocuğun doğumundan sonra bir yıl içinde bu davayı açmalıdır aksi takdirde dava açma hakkı düşecektir. Ancak çocuğun başka bir erkek ile arasında soy bağı ilişkisi varsa öncelikle bu ilişkinin ortadan kalkması gerekmektedir. İşte burada bu bir yıllık süre çocuğun başka bir erkekle olan soy bağı ilişkisinin ortadan kalktığı günden itibaren başlayacaktır. Ayrıca her iki halde de bir yıllık süre de dava açılmadığında, gecikmeyi haklı kılacak bir sebebin bulunması durumunda sebep ortadan kalktıktan sonra bir ay içerisinde de anne tarafından dava açılabilecektir.

Çocuk için babalık davası açma hakkı ile ilgili önemli husus çocuğun reşit olup olmamasıdır. Çocuğun reşit olmadığı durumlarda çocuğa mahkemece bir kayyım tayin edilecek ve babalık davasını kayyım aracılığı ile açabilecektir. Menfaat ilişkisinin zedelenebileceği dikkate alındığından çocuğa kayyım olarak anne atanamaz. Çocuk reşit olduktan sonra ise babalık davasını kendisi açabilecektir. Türk Medeni Kanunu 303. Maddesi 2. Fıkrasında daha evvel çocuk adına ön gürülmüş hak düşürücü süreler Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı Kararı ile iptal edilerek çocuk adına dava açılmasında herhangi bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır.

Babalık davasında ispat yükü davacıya ait olup, babalık davalarında en çok kullanılan tespit türü yüzde yüze yakın kesin sonuç verdiğinden DNA TESTİ yapılmasıdır. Bu testin yapılması sırasında Türk Medeni Kanunu 284. Maddesi 2. Fıkrası gereğince taraflar ve üçüncü kişiler soy bağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler.
Gene Hukuk Muhakemeleri Kanununu 292 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; Uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak, ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkes, soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde, hâkim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verir.
Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.

Dava açacak olan anne, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından;

1. Doğum giderleri,
2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerin karşılanmasını isteyebilir.

Hatta çocuk ölü doğmuş olsa bile hakim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. ( TMK m. 304 )

Son olarak Babalık davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin olmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakmaktadır.

Bu yazı değerli stajyerim Avukat Ahmet DİNLER ile birlikte kalem alınmıştır.