Biz insanlar çoğu zaman konuşurken sözlerimizin nereye gideceğini pek hesaplamıyor, bildiğimiz gibi kendimizi ifade etmeye devam ediyoruz. Yüzyıllardır atalarımızdan kalan kalıplarla konuşuyoruz ve birçok kelimeyi aslında gerçekten anlamını bilmediğimiz halde sırf cümle kalıbı böyle gelmiş diye kullanıyoruz.
Çoğu zaman hazır olarak bize sunulan kelime kalıplarını kullanarak kolaya kaçıyoruz. Belki de bu durum bizim kendi tembelliğimizden kaynaklıdır, bilemeyiz. Ama bildiğimiz tek şey, konuşurken kurduğumuz cümlelerin en küçük birimlerinden biri olan kelimelerin salt anlamlarını bilmediğimizdir.
Dilimize Farsçadan tutun Arapça, Yunanca, İngilizce, Latinceye kadar farklı dillerden birçok terim girmiştir. Birçoğumuz bu kelimelerin kökenini bilmediğimiz gibi cümle içerisinde kullanırken de ne anlama geldiğini aslında pek bilmiyoruz.
Örneğin Arapça köle anlamına gelen "Bende", ve ondan türetilen bendeniz karşımızdakine hitap edecek şekilde 'köleniz' anlamına gelir. Bu kelimenin köleniz anlamına geldiğini bilmeyen birçok kişi vardır eminim. Yazımın başında da belirttiğim üzere bu kelimeleri ve daha nicelerini kendimizi ifade ederken kullanıyoruz. Hiç farkında olmadan yanlış ifade tuzağına düşüyoruz.
Öncelikle böyle bir sorunun varlığını fark etmemiz gerek. Bilinçlenmek ve güzel Türkçemizle kendimizi ifade ederken yanlışlara düşmemek için harekete geçmemiz lazım. Bilinçlenme noktasında çok beğendiğim bir sosyolog olan Michel Foucault’un Kelimeler ve Şeyler kitabını okumanızı tavsiye ediyorum. Dilin en küçük birimine kadar anlatıldığı ve kelimeler ile şeylerin kökenine kadar inmenizi sağlayacak olan bu kaynak, eminim çok faydalı olacaktır.