Her sabah olduğu gibi çıktım işime gidiyorum hava buz gibi. Tam da bir okulun önünden geçiyorum çöp konteynırının yanında elinde kuru bir simitle kenara oturmuş bir çocuk gördüm. Ürkek bakışlarıyla hem çalışmaya çalışıyor hem de karnını doyurmaya. Bu kadar soğuk bir havada yoksullukları nedeniyle cahil anne ve babalarının cezasını çeken bu çocukların olması gereken yer aslında okuldu. Kuru ve cılız vücudunun kazanmaya çalıştığı para onun görevi değildi. Kendinden büyük çöp çuvalını taşımak ve görünür görünmez kazalarla yaşamak onun suçu değildi. Onun hakkı bu soğukta sokakta çalışmak değildi. Sen daha çocuksun dedim içimden seni burada bu halde çalıştıranlar utansın.
Yanından geçtim ve tekrar geri döndüm yanına gittim. Sadece ismini sordum ürkekçe söyledi. Sen her gün çalışıyor musun? dedim yine korkak gözlerle ‘evet’ dedi. Çalışıyordu sokaklarda ama daha çocuk ruhuyla da korkuyordu benden ve dışardaki her şeyden. Sadece elinde kuru bir simitle karnını doyurmaya çalıştığını gördüğüm bu çocuk başı okşansa hadi kalk eve git dense koşarak gidecekti. Çok uzun saatler çalışmak zorunda kaldığı çatlamış ellerinden de belliydi. Sıcak bir şeyler içmek ister misin? dedim ‘evet’ dedi kafasını sallayarak. Senin suçun değil çocuk dedim içimden ve sıcak bir şeyler içmeye gittik ve sonra ayrıldım yanından çöp toplamaya devam etti küçük elleriyle.
Hepimiz görüyoruz gün içinde bir çok örneğini ama yapabildiğimiz ya da onları koruyabildiğimiz bir yaşam sağlayabilmek bir kaçımızın istemesi ile olmuyor. Çocuk istismarları bitsin diyoruz, çocuk çöpçülerin çalıştığı bu ülkede. Sigortası yok, hasta olsa, kaza geçirse yatağa düşecek. Çoğumuzun beğenmediği bu küçük gelirden de mahrum kalan bu çocuklar maalesef çalıştırılmaya devam ettiriliyor.
Her yıl dünya çocuk gününü kutladığımız bu ülkede, Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 27. Maddesi çocukların sosyal, ekonomik, sağlık ve eğitim yönlerinden haklarının garanti altına alındığını şu ifadelerle belirtmiştir.
1-Taraf devletler, her çocuğun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimi için yeterli bir yaşam standardı hakkı olduğunu kabul ederler.
2-Ebeveyn(ler) veya çocuktan sorumlu olan diğerleri, çocuğun gelişimi için gerekli yaşam koşullarını, yetenekleri ve mali imkânları dahilinde güvence altına almada birincil sorumluluğa sahiptir.
3-Taraf devletler, ulusal koşullara uygun olarak ve kendi imkânları dahilinde, ebeveynlere ve çocuğun bu hakkının uygulanmasından sorumlu olan diğer kişilere yardımcı olmak için uygun önlemleri alırlar ve ihtiyaç halinde, özellikle beslenme, barınma ve kıyafet konularında, maddi yardım ve destek programları uygular.
4-Taraf devletler, taraf devlette veya başka bir ülkede bulunsun, ebeveynleri veya çocuğa karşı mali sorumluluğu bulunan diğer kişiler tarafından çocuğun bakım giderlerinin karşılanmasını sağlamak amacıyla tüm uygun önlemleri alırlar. Özellikle çocuğa karşı mali sorumluluğu olan kişinin, çocuğun ülkesinden başka bir ülkede yaşaması durumunda, taraf devletler, konuyla ilgili uluslararası anlaşmalara katılımı veya bu tür anlaşmaların yapılması yanı sıra diğer uygun düzenlemelerin yapılmasını teşvik ederler.
Bu maddeler sadece var,isterseniz görmezden gelin, isterseniz yokmuşlar gibi davranın sağır sultan duydu siz duymadınız bir çare bulamadınız ve onların hayallerini çöplere attınız. Çalışmak zorunda bırakanların vicdanları nasıl rahatlar merak ediyorum. Bu çocukları bu durumda çalıştıran ebeveynleri yada kişileri, Allah ıslah etsin.