Normalleşme sürecinde tatil beldelerine vatandaşlar akın etmeye başladı. Çocukların aileleri ile birlikte dışarı çıkmasına izin verildi. Çocuklarımızla birlikte tatil yaparken uzmanlar ise uyarılarda bulunuyorlar. Havuz ve denizde sosyal mesafeye dikkat etmek zor olduğu için bulaşma riski mevcut.
Akıllara gelen pek çok sorunun cevabını yanıtlayan uzman doktorlar, normalleşme sürecine girdik ancak tehlike hala devam ediyor diyor. Havuz ve denizlerde özellikle sosyal mesafeyi korumak zor olduğu için tehlikenin daha da büyük olduğunu ifade eden uzmanlardan uyarılar ise şöyle; “Özellikle tatil için gidilecek yerlerde fiziki mesafenin sağlanmasının çok zor olacağı açık. Çocuklarla gidilecek olan bir tatilde, küçük çocukların anlatılan önlemleri uygulaması da zor olacaktır. Eğer seyahate özel araçla gidiliyorsa, arabada 4 kişiden fazlası olmamasına özen gösterilmeli. Yolculuk esnasında aracın içi sık sık olarak havalandırılmalı. Araçtaki kişiler ev halkından ise ve Covid-19 şüphesi veya tanısı olan bir kişi yok ise araç içinde maske takılmasına gerek yok. Ancak mola verilmesi ve kalabalık bir ortama girilmesi durumunda maske takılmalı, su ve sabunla el hijyeninin sağlanamadığı durumlarda el dezenfektanı kullanılmalı. Dezenfektan ellerin üzeri ve parmak araları dahil olmak üzere elin tamamına uygulanmalı” diyerek tehlikenin halen daha kol gezdiğini söylüyor uzmanlarımız.
Özel aracımız yoksa ne yapmalıyız sorusu ise hepimizin aklına gelenlerden. Bu konuda uzmanların uyarıları şu şekilde; Normalleşme süreci” deyimiyle birlikte eski hayatımıza tamamen dönüldüğüne dair bir algı var ama yanılgıya düşmeyelim. Tehlike devam ediyor. Fiziki mesafeyi korumaya devam etmemiz gerekiyor. Mümkün olduğunca uçak, otobüs gibi toplu taşıma araçlarını kullanmamakta yarar var. Seyahate çıkmadan önce çocukla, onun anlayabileceği bir dilde konuşmak, bu seyahatin diğerlerinden farklı olacağını anlatmak gerekiyor. Çocuklarımız da artık ‘yeni normale alışmalı, maske ve dezenfektan kullanımının hayatın bir parçası olduğunu bilmeli. Virüsün bulaşma ihtimalini en aza indirmek için de kendi yiyecek ve suyumuzu da mutlaka yanımıza almalıyız”.
Çocuklara neler söylenmeli peki?
Çocukların bu süre içerisinde bu durumu anlatmalı ve öksürürken veya hapşırırken peçete veya havlu ile ağız ve burnun kapatılmasının ve ellerin sık yıkanmasının gerekliliği çocuklara öğretilmelidir. Toplu yerlere giderken çocuğa da maske takılmalı ve ortak kullanılan alanlara temasla kirlenmiş ellerin yüz, ağız ve göze götürülmemesi gerektiği anlatılmalıdır. Küçük yaştaki çocukların anlatılan önlemleri uygulaması zor olabileceğinden ebeveynlerin yanlarında bir el dezenfektanı, kullanıp atabilecekleri ıslak mendil taşımaları uygun olabilir. Hapşırma, öksürme gibi hastalık belirtileri olan kişilerden uzak durmaları, arkadaşlarıyla aralarında 1-2 metre mesafe bırakmaları gerektiği de öğretilmeli. Ebeveynlerin çocuklara bu konuda örnek olması önemli. Elbette çocukların ellerini maskeye götürmeyecek olgunlukta olması da gerekiyor. Çocukların maske takarken mutlaka denetimli olarak takip edilmesi, asla maskeli olarak uyumaması büyük önem taşıyor.
Tüm Dünya’nın normalleşmiş olması, virüsün ortadan kalktığı anlamına gelmediği konusuna hepimizin dikkatle kulak vermesi gerekiyor. Maske dışarda geçirdiğimiz vakitlerin en büyük koruma kalkanı. Yaz boyunca hem kendi sağlımız için hem de çocuklarımızın buna alışması için maske takmaya devam etmemiz gerecek. Kontrollü tatiller diliyorum herkese sağlıkla kalın.