Yıllar önce kaleme aldığım dizeler önceki gün karşıma çıktı. Seksenlerin başlarında kağıda dökülmüşler. Anarşik olaylar sonucu oğlunu yitiren bir annenin feryadını anlatan dizeleri okuduğumda seksenlerin başları ile bugünlerin pek de farklı olmadığını düşündüm. Ben böyle düşündüm, okuyun bakın siz ne düşüneceksiniz. Karar sizin.
“Çocuklar,
Koşup oynayan çocuklar
Sokaklarda, parklarda
Köprü altlarında çocuklar
Çalışmaktan başka
Seçenekleri olmayan çocuklar.

Çocuklar;
Sokaklarda koşturan
Demir atölyesinde çekiç sallayan
Akşamları evini şenlendiren çocuklar.

Siz çocuklar
Bir marangoz atölyesinin maskotu
Bir kalaycı çırağı çocuklar
Anarşinin kurbanı
Kör bir kurşunun aldığı
Can olmamalıydınız
Canımız, kanımız, çocuklar..

Yavrum;
Seni kahpe bir kurşun
Kıysın diye büyütmedim
Bitanem bırakmam seni

Yavrum;
Kalleş, kahpe kurşunla ölmen
Acıyla kıvranman için
Doğurmadı anan seni.

Yavrum;
Yarın bizleri yönetesin
Vatanın savunucusu
Namusumun bekçisi
Soyumun güvencesi
olasın diye doğurdum seni

Bırakmam yavrum
Bırakmam seni
Kahpe, kalleş bir kurşuna.”