21 Eylül Pazartesi günü okullar açılıyor. Bilim Kurulunun açıklamalarına göre bulaş ve bulaştırma riski 15 yaş üstünde daha çok olduğu ve en az bulaşanın 10 yaş altında olduğu görüşünün ortaya çıkmasıyla birlikte çalışmalar bu yönde gelişmeye başlandı. Buna göre yüz yüze eğitimde ilk olarak ana sınıfı, birinci ve ikinci sınıf öğrencileri başlayacak. Haftada 2 gün ders yapılacak. Çarşamba ve Pazar günleri ise okullarda büyük temizlikler yapılarak öğrenci ve eğitimcilerimiz için sağlıklı ortamlar oluşturulacak. Seyreltilmiş sınıflarda dersler verilecek ve sıralarda birer kişi oturulacak.
Her şey yolunda giderse öğrenciler okullarına düzenli olarak gelebilecek. En kötüsünü düşünmek bile istemiyoruz. Eğitimcilerimiz A’dan Z’ye okullarımızda tüm hazırlıkları tamamladılar. Öğrencilerin teneffüs saatlerinde dahil olmak üzere her an gözleri üzerlerinde olacak. Aileler bu süreçte okula gelemeyecek. Toplantılar online olarak internet üzerinden yapılacak. Bu süreçte en hassas olan öğrenciler ise birinci sınıf yani okuma yazma öğreniminin en önemli basamağı. Temel eğitimlerinin en önemli kısmında öğrencilerin nasıl etkileneceği ise aileler tarafından endişe konusu. Bu yüzden birinci sınıf öğrencilerinin yüz yüze eğitimde seslerin tanıtılması konuları ele alınacak.
Sağlık her şeyden önce geliyor. Özellikle söz konusu çocuklarımız ise akan sular durur. Bu eğitim sisteminde eminim herkes büyük bir tedirginlik içerisinde çocuklarını okullara gönderecekler. Bir kısım eğitimci okulların açılmasını faydalı bulmazken eğitim hayatlarının başlaması gerektiği ve bunun için tüm hazırlıkların yeterli olacağını düşünenlerde var. Gerçekten yeterli önlemler alındı mı? Sınıflar seyreltilmiş halde eğitim vermeye başlayacak ancak tüm öğrencilerin eğitimleri başladığında vaka sayıları artarsa nasıl bir yol izlenir yada çocukların eğitimleri evde bir dönem daha ne kadar devam edilir inanın hiç belli değil. Bu koşullarda okulları açmak olumsuz sonuçlar doğurabilir. Uzmanların okulların açılmasının en önemli dezavantaj olarak gördüğü diğer bir konu ise bulaş riski küçük yaşlarda evet daha az ancak küçük çocuklarda virüs çok geç belirti verdiği. Kronik rahatsızlığı olan çocuklarımızda belirtiler daha erken görülüyor ve kimden bulaştığı o zaman anlaşıldığını belirten uzamanlar bununda çok geç olabileceğini ifade ediyorlar.
Her ülkede olduğu gibi okulların açılması verilen en zorlu kararlardan bir tanesi. Bir ülkede virüs salgını başladığında ilk kapatılan yerler okullar oluyor. Türkiye’yi düşündüğümüzde 18 milyon kişiden bahsediyoruz ve bu hiçte kolay olmayacak.