Arabalar daha bir yıl olmadan eskiyor. İnsanlar birbirlerine yenisini gösteriyorlar. Oysa dayımın otomobili çocukluğum boyunca hep yeniydi...
Çocukken oynanan oyunlar eskidi… Saklambaç yerini tablet oyunları aldı... Çocuk oyunları eskidi…
Cep telefonları, televizyonlar çabuk eskiyorlar...
Evler çabuk eskiyor, semtler çabuk eskiyor, kaldırımlar çabuk eskiyor...
Kaç sene giymiştim o ceketi... Her tersyüz edildiğinde cebi yer değiştirirdi.
Ama şimdi eve getirip de giymekte elinizi çabuk tutmazsanız, modası çabuk geçiveriyor giysilerin…
Ayakkabıların derisinden önce kendisi eskiyor...
Sözler eskiyor...
Papağan gibi herkesin diline düşen yeni sözler çabuk bayatlaşıyor... Bir-iki yerde çabuk söylediniz söylediniz... Yok, eğer geç kaldıysanız söylediğinizde ‘bu bayat’ anlamında tuhaf tuhaf bakıyorlar yüzünüze...
Yüzler çabuk eskiyor... Birkaç sene önce herkesin merak ve hayranlıkla izlediği yüzler kaybolup gittiler...
Cem Yılmaz'a artık kimse gülmüyor… Recep İvedik bayatladı... Şarkılar çabuk eskiyor.
Tarkan'ın ‘Dudu’ şarkısını söyleyen yok... Şarkısı da eskidi Tarkan da...
Dostluklar... Arkadaşlıklar...
Tüketim toplumunda para karşılığı olmadan, kredi kartı ile her şeyi alıp tüketmek gibi, duygu karşılığı olmayan aşklar da çabuk eskiyor...
Bir aylık aşklar, bir haftalık aşklar, hatta bir günlük aşklar... Ve o aşkların üzerine kurulan evlilikler eskiyor, ceketler, ayakkabılar, arabalar, telefonlar, televizyonlar, mutfak robotları gibi...
Benim ise canım sıkılır bu eskimelere..
Biliyorum... Eskidi kafam... Her Şey Çabuk Eskiyor...