Duygularımı ifade etmemeliyim cümlesiyle yaşayan ne çok insana şahit oluyorum. Aman sevgimi belli etmeyeyim, üzüldüğümü görmesin, yanında öfkelenmeyeyim, aman ağladığımı görmesin... Neden? Evet, neden insanlar duygularını belli etmekten bu kadar korkar ki? Çoğu duygumuzu genelde saklamak isteriz. Tamam, saklamak isteriz de neyi kimden saklıyoruz?
Sevgi; bu dünyanın belki de en güzel duygularından biri. İnsan her şeye sevgi duyabilir, aşkla bakabilir. Sevgimi gösterirsem gidebilir cümlesini de çok kez duymuşluğum vardır. Hayatımızda bu tarz yargıları barındırdığımız süre boyunca aslında en büyük eziyeti kendimize ediyoruz. Bu tarz yargılar da ne yazık ki azalacağına her geçen gün biraz daha çoğalıyor. Ağlamak; rahatlamaktır, arınmaktır. Kimi zaman gerçekten üzüldüğümüz için ağlarız, kimi zaman ise mutluluktan dökülür gözyaşlarımız. Aman ağladığımı kimse görmesin! Ne olur ki görürlerse? Seni güçsüz, çaresiz falan mı sanacaklar! Unutmayın, kimse ağladığı için ne güçsüz ne de çaresiz olur. Ayrıca hissettiğiniz duyguların hesabını illa birine vermek zorunda değilsiniz. Siz sadece o duyguları yaşamakla sorumlusunuz. Gönül rahatlığıyla yaşamak, çekinmeden, korkmadan, düşünmeden... O duyguların hepsi size ait ve siz onları yaşarken özgür olmalısınız. Lütfen hislerinize sürekli sınırlar çizmekten ve sürekli onları kontrol altına almaya çalışmaktan vazgeçin. Duygular, ne kadar çok ifade edilirse o kadar çok iyi bir iletişim başlar. Bastırdığınız her duygu ne yazık ki rahatlamak yerine kasılmak olarak size geri dönecektir. Öyle bir duruma gelmişiz ki resmen insanlar seni seviyorum demekten korkuyorlar. Özledim kelimesi belki ağızlarından çıkmak istiyor ama kişi bunu demek için o kadar çekiniyor ki zihin kendini kırk defa düşünmeye bırakıyor. Unutmayın karşılıklı içten bir iletişim, sağlıklı ilişkileri de beraberinde getirir. Kişiler sevincini, kızgınlığını, sevgisini, özlemini, hüznünü yaşamakta ve ifade etmekte zorlandıkları için ilişkilerin nitelik ve niceliği sınırlanmaktadır. Duygularımızı fark edip, ifade etmeliyiz. Kimse kimsenin yaşadığı sorunları, başına gelen iyi veya kötü şeyleri karşıdan öylece durarak tabii ki bilemez. İşte yine yolumuz iletişime çıkıyor. Birbirinize sorun, anlatın. Neler düşündüğünüzü, neler hissettiğinizi karşınızdaki de bilsin. Eğer bugüne kadar duygularınızı bastırmayı tercih edip, hislerinizi saklamaktan yana olduysanız bugün bir değişim gösterebilirsiniz. Emin olun ki bastırılan ve saklanan hiçbir şeyin size bir faydası olmayacaktır.
Üç beş günlük dünya diyorlar. Evet, öyle doğru diyorlar! Kimse zamanını bilmiyor. Hiç gerek yok ki kopuk ilişkilere, kişinin içinde yaşadığı duygulara, birbirinden habersiz olup anlatılmayan zamanlara, söylemekten çekindiği düşüncelere, açığa çıkarmaktan ürktüğü hislere.... Bunların hangisi çok önemli? O an yaşadığım güzel bir anıyı karşımdakiyle paylaşmaktansa sadece kendi içimde mutlu olmak, sevgimi belli edemedikten sonra, sürekli tek başıma ağlıyorsam bunların hangisi çok önemli? Gerçekten üç beş günlük dünya için kendimizi bu kadar kasmaya, sınırlandırmaya hiç gerek yok. Kafesin kapısını açmak için harika bir gün!